Sayfalar

30 Kasım 2012 Cuma

29 Kasım 2012 Perşembe

Kur'an Dersleri - 27. Bölüm

                       

Bid'at sahipleri delalettedir

20 Kasım 2012 Salı

SAID İBNU AMİR EL-CUMAHİ

Said İbnu Amir el-Cumahî, dünya karşılığında Ahireîi satın almış, Allah ve Onun Peygamberini her ikisine tercih etmiş kişidir».
Genç Said İbnu Amir, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Kureyş tarafın­dan yakalanan sahâbisi Hubeyb İbnu Adiye'nin öldürüldüğünü görmek için Kureyş ileri gelenlerinin davetiyle Mekke'nin dışındaki Tenîm'e çıkan binlerce kişiden birisiydi.
Genç oluşu ona; başkalarını kenara iterek Ebu Sufyan İbnu Harb, Safvan İbnu Umeyye ve merasimlerde ön sıralarda yeralması gereken başka kimseler gibi Kureyş büyükleriyle yanyana durma imkânını ver­di,
Bu.Saİd'e Hubeyb'in şahsında Hz. Muhammed'den (s.a.v.) intikam almak ve onu öldürmekle Bedir'deki ölülerinin öcünü almak için, ka­dın, çocuk ve gençlerin zincire vurulu olarak ölüm alanına götürdükleri Kureyş'in esirini görme imkânını da vermişti..
Bu insan yığını, öldürmek için hazırladıkları yere esiri getirdik­lerinde, genç Said İbnu Amir uzun boyuyla Hubeyb'e yaklaşıp darağa-cının önünde durdu. Kadın ve çocuk çığlıkları arasında onun şöyle de­diğini duydu:

Günün Sözü 40


18 Kasım 2012 Pazar

Iranian Child - Remembrance of Fatimat Al-Zahraa

Herkesin bilmesi gereken İslam Terimleri


  1. Aklı olan kimselerin, Allahü teâlâya sükr etmek için, Muhammed aleyhisselâma uymaları lâzımdır. Onun yoluna (İslâmiyyet) denir.
  2. Muhammed aleyhisselâma uyan kimseye (Müslimân) denir. 
  3. Allahü teâlâya sükr etmege, ya’nî Muhammed aleyhisselâma uymaga (İbâdet etmek) denir.
  4. (Îmân) Muhammed aleyhisselâmın bildirdigi altı seye inanmak ve islâmiyyeti kabûl etmek ve küfr alâmeti olan seyleri söylemekden ve kullanmakdan sakınmakdır.
  5. Her müslimânın, küfr alâmeti olan seyleri ögrenmesi ve bunlardan sakınması lâzımdır. Îmânı olana (Müslimân) denir.
  6. Beden ile veyâ kalb ile yapılacak ve sakınılacak ibâdet bilgileridir. Yapılması emr edilen bilgilere (Farz)
  7. sakınılması emr edilen bilgilere (Harâm) denir. Bunlara (Fürû-i din) veyâ (Ahkâm-ı islâmiyye) yâhud (İslâmiyyet) bilgileri denir.
  8. Herkese ilk lâzım olan sey, (Kelime-i tevhîd) söylemek ve bunun
    ma’nâsına inanmakdır. Kelime-i tevhîd (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah)dır. Bunun ma’nâsı (Allah vardır ve birdir. Muhammed aleyhisselâm, Onun Peygamberidir) demekdir. Buna inanmaga (Îmân etmek) ve (Müslimân olmak) denir. Inanan kimseye (Mü’min) ve (Müslimân) denir

14 Kasım 2012 Çarşamba

Göz ağrısı ve Ağrılar için dua

Göz ağrısı için: (Allahümme, metta’ni, bi basari vec’alhül vârise minni ve erini fil a’düvvi se’ri vensurni, ala men zalameni.) [Hâkim]
Ağrılar için: Baş, diş, mide ve her ağrı için, yedi Fâtiha okuyup, üflemelidir. (Tefsîr-i Azîzî)
Ağrı duası: Resûlullah buyurdu ki: (Bir kaba konan yağmur suyuna, Fâtiha-i şerife, Âyet-el-kürsi, İhlâs-ı şerif ve Kul-e'ûzü sûreleri yetmişer kere okunur. Bu sudan aralıksız 7 sabah içilirse hastalıklar, ağrılar kalmaz.) [Hazînet-ül-esrâr] (5-10 sâlih müslüman okuyup, suya üflemeli

Domuzun harâm edilişi

Suâl: Domuzun herkese, ipek ve altının erkeklere harâm edilişinin hikmeti nedir?
Cevap: Dinimizde birşey harâm ise, hikmetini bilmesek de onun harâm olduğuna inanmak lâzımdır. Muhammed aleyhisselâm'ın peygamber olarak bildirdiği şeylere akla uygun olduğu, yâhut tecrübe ile anlaşıldığı için inanmak îmân olmaz. Çünkü bu, aklı tasdik etmek demektir. Harâmlarda muhakkak vücuda zarar veren birşey aranmamalıdır!
Domuz, her türlü pisliği yiyen çok pis bir hayvandır. Zararlı bir hayvan olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da, bir kimseye hakaret etmek için "Domuz" derler.
Tevrat'ta domuz eti yasak edildiği için bugünkü yahûdiler bile domuz eti yemezler. Bugün tıp, insana en çok zarar veren ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tesbit etmiştir. Domuz eti yiyenlerde [safra kesesi iltihabı, apandisit, barsak iltihabı, çeşitli çıbanlar, mafsal kireçlenmeleri, 

Cevşen-ül Kebir 27


13 Kasım 2012 Salı

Münker ve Nekir meleklerinin sorularına cevap veremezsek...

Birinci Soru:
Bir kimse öldüğünde Münker ve Nekir melekleri gelerek ona Muhammed (s.a.v.) ve onun risaleti hakkında soru sorduklarında o bu sorulara cevap veremezse Allahu Teala kıyamete kadar azap mı eder, yoksa beli bir zamana kadar mı azap eder

Cevap:Ayet1 ve hadislerde bildirildiğine göre muhakkak ki kafirere ve küfri nifak işleyen kimselere sonsuza dek sürecek azap vardır.
Ahmed b. Hanbel’in Bera b. Azib’den rivayet edip Ebu Uvane’nin “Kabir sualleri hakkında” adlı kitabında sahih dediği uzunca hadisin son kısmında:
“Sonra onun (kabirde azap gören kişi) için ateşten bir delik açılır. Kıyamete kadar bu delikten o kişiye duman ve azap gelir.”
Başka bir rivayette de şöyledir:
“Sonra onun (kabirde azap gören kişi) için sağır, dilsiz ve kör bir adam gelir. Onda demirden bir çubuk vardır. ayet onunla bir dağa vursa dağ unufak olur. Bu çubukla ölüye bir darbe vurulur ve ölü paramparça olur. Sonra kabirdeki adam eski şekline döner, ve azap bu şekilde tekrarlanır.”
Ahmed ve Tirmizi’nin Ebu Hureyre’den rivayet ettiği ve İbni Hibban’ın “Kabir sualleri hakkındaki” kitabında rivayet edip sahih dediği hadis şöyledir:

11 Kasım 2012 Pazar

Medeniyetin beşiği neresi?

Suâl: Medeniyetin beşiğinin Avrupa olduğu doğru mudur?
Cevap: Avrupa'nın ilimde, teknikte ve sanâyi'de ilerlemeye başlaması, son üçyüz seneden beri olmuştur. 1494 senesine kadar, Avrupalılar vahşet, cehâlet, pislik içerisinde yaşıyorlardı. Bu sırada İslâm memleketleri, hıristiyan Avrupa'nın tam tersi bir idâre altında idi. Arabistan, Irak, İran, Mısır, Türkistan, Emevî ve Abbâsî halîfelerinin idâresiyle her cihetten, maddî ve ma'nevî terakkîler yapmış idi. O zaman müslümanlar, rûhen ferâh, maddeten de refâh içerisinde idiler.
Müslümanlar, İspanya'yı, Endülüs Emevî sultanlarının emri altında, en güzel şekilde imâr etmiş, medeniyetin en yüksek zirvesine ulaşmışlardı. İlim, sanat, ticâret ve ziraata ve güzel ahlâka çok önem verilmişti.

8 Kasım 2012 Perşembe

Büyü Çözmek, Borç ve Kayıp Duası

Büyü çözmek için: Kırk gün sabah namazının sünneti ile farzı arasında kırkbir kere Fâtiha okunur. Besmelenin sonundaki Mîmi Fâtihânın Lam harfi ile birlikte okunur. [Yâni (Rahîm-ilhamdü) denir.] Sonra yapılan duâ kabûl olur. Suya üfleyip hasta veya büyülü kimseye içirilirse, [eceli gelmeyen hasta] şifâ bulur ve büyü çözülür. (Tefsîr-i Azîzî)
Borç duası: Hadis-i şerifte, (Ya Muaz, şu duayı okursan, dağ gibi borcun olsa da, Allah ödetmeyi nasip eder.) buyuruldu. Al-i imran suresinin 26. ayeti okunduktan sonra, şu dua okunur: Rahmâneddünyâ vel âhireti ve rahîmehümâ tu’tî minhümâ mâ teşâü ve temne’u mâ teşâü ferhamnî rahmeten tugnî bihâ an rahmeti men sivâke. Allahümmekdi annî deynî. (Hâkim)
Kayıp duası: Kayb olan, çalınan bir şeyi bulmak için, [her gün 25 kere] (Yâ câmi’annâsi li-yevmin lâ raybe fîhi innallahe lâ yuhlif-ül mî’âd icma’ beynî ve beyne...) düâsını okumalı. Buluncaya kadar okumaya devam etmeli. Noktaların yerinde, kayb olan şeyin ismini söylemelidir. (İbni Âbidîn)
Bir başka duâ: Bir şeyi kaybolan, çalınan kimse, her gün iki rek’at namaz kılıp, selâmdan sonra, (Allahümme yâ Hâdî ve yâ Râddeddâlleti, erdid aleyye dâlletî bi-izzetike ve sultânike fe-innehâ min fadlike ve atâike) okumalıdır. (Bostân-ül-ârifîn)

Medeniyet nedir?

Suâl: Medenî insan nasıl olur? Avrupalılar müslümanlardan daha medenî midir?
Cevap: Medenî bir insan, her şeyden önce, güzel ahlâklı, dürüst ve çalışkandır. Önce din terbiyesi almış, fen bilgilerini de öğrenmiştir. Sözü özü doğrudur. İşlerini son derece dikkat ile başından sonuna kadar takîb eder. Gerekirse, iş saatinden fazla çalışmaktan hiç çekinmez. Böyle çalışmaktan, iş görmekten zevk alır. Yaşlansa bile, kolay kolay işinden ayrılmaz. Âmirlerine itâ'at eder. Dininin emîr ve yasaklarına titizlikle uyar. İbâdetlerini aslâ terketmez. Çocuklarının îmânlı, ahlâklı yetişmelerine çok ehemmiyyet verir. Onları kötü arkadaşlardan, zararlı yayınlardan korur. Zamanın kıymetini bildiği için, her işini dakikası dakikasına yapar. Va'dine sâdık olur. Din ve dünya vazîfelerini bitirmeden içi râhat etmez. Bir işi tesvîf etmek [yarına bırakmak] şöyle dursun, yarın yapılacak bir işi bugün yapar. Ecdâdımızın bu meziyetlerine sahip olursak, maddî ve ma'nevî yükselir, her işimizde muvaffak olur, Rabbimizin rızâsını kazanırız.

Zekatını Vermeyenlerle Harp


Kimsenin Görmediği Yer (2 Bölüm)


3 Kasım 2012 Cumartesi

Tehlikeyi önleme duası:

Şeyh Şihâbüddin Sühreverdî hazretleri buyurdu ki: her sabah üç defa bu duayı okuyanı Hak teâlâ yanmaktan, boğulmaktan ve ani ölümden emîn kılar:

Bismillâhi mâ şâallah lâ kuvvete illâ billâh. 
Bismillâhi mâ şâallah lâ yesűkul hayre illallah. 
Bismillâhi mâ şâallah lâ yekşifüssűe illallah. 
Bismillâhi mâ şâallah küllü ni’metin minallah. 
Bismillâhi mâ şâallah el hayrü küllühü biyedillah. 
Bismillâhi mâ şâallah lâ yasrifüssűe illallah. 
Bismillâhi mâ şâallah mâ kâne min ni’metin fe minallah.

2 Kasım 2012 Cuma

Namaz hakkında öğrenmek istedikleriniz.

Namaz Vakitleri

1. Namazların beş vakit oluşu

İslâm'ın beş temel esasından biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Vakit namazın şartlarından biri ve farz olmasının sebebidir. Yüce Allâh Kur'an'da, "ªüphesiz namaz vakitli olarak farz kilindi" (Nisa 4/104) buyurulmaktadır. Bu nedenle, namazların vakitlerinden önce kılınması caiz olmadığı gibi, vaktinden sonraya bırakılması da caiz değildir.
Kur'an-ı Kerim'de beº vakit namazdan söz edilmedigi ileri sürülerek, günde beº vakit namazin farz olmadigini iddia edenler bulunmaktadir. Öncelikle, şunu belirtmek gerekir ki, hadisler olmaksizin Kur'an'ın doğru anlaşılması mümkün değildir. Kur'an'da namaz vakitlerinden açıkça bahsedilmediği gibi, nasıl kılınacağı da bildirilmemiştir. Namazın nasıl kılınacağını ancak hadislerden öğrenebiliriz. Aynı şekilde namazların vakitleri de Hz. Peygamber tarafından gösterilmiştir:
Cebrâil (a.s) Hz. Peygamber'e gelerek namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak namazın vakitlerini göstermiştir (Müslim, Salât, 138). Hz. Peygamber de ashabına bu vakitleri bildirilmiştir (Müslim, Mesacid ve Mevâdiu's-Salât, 138). Asr-ı saadetten günümüze kadar da namaz vakitleri 5 olarak kabul edilmiş ve öylece kılınmıştır. Namaz vakitlerinin bundan aşağı olduğunu söyleyen çıkmamıştır.

1 Kasım 2012 Perşembe

Rüşvet âfeti


Suâl: Günümüzde rüşvet yaygınlaşmıştır. Rüşvetin dindeki yeri nedir?
Cevap: Dinimiz, gasb edilmiş malı ve zulüm, hırsızlık ile alınan, rüşvet, fâiz, kumar ücretleri ve diğer hıyânet yollarından birisi ile ele geçen kazancın yenilmesini ve başkalarına yedirilmesini yasak etmiştir. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruldu ki:
(Birbirinizin mallarını aranızda [kumar, yalancılık, sahtekârlık, hırsızlık, gasb, rüşvet gibi] bâtıl sebeplerle yemeyin!) [Bekara 188]
Kızın babasının veya akrabâsının, kızı vermeye râzı olmaları için dâmattan istedikleri para veya mal rüşvet olur. Ayakbastı parası almak da rüşvettir, harâmdır. Malını, canını, hakkını kurtarmak için istemiyerek rüşvet vermek câiz ise de, rüşvet istemek aslâ câiz değildir, harâmdır.
Lâyık olmayan kişileri işe almak için rüşvet istemek, memleket idâresini ehliyetsiz ellere terk etmek demektir. Bu da bir milletin yıkılmasına sebep olur.
Bir öğretmenin, kabiliyetsiz bir talebeyi rüşvetle geçirmesi de, lâyık olmayan kimselerin iş başına geçmesine vesîle olur.
Alt sırada olan bir evrağı rüşvetle üste çıkarıp hemen muâmelesini yapmak, diğer sırası gelen insanların haklarına tecâvüzdür, zulümdür.
Doktorun rüşvet alarak sağlam memura rapor vermesi, düzenin bozulmasının, memleketin yıkılmasının sebeblerindendir.
Belediyelerce, kanûnsuz binalara ruhsat vermek veya ruhsatsız yapılara rüşvet alarak göz yummak veya daha başka şekilde rüşvet almak vazifeye ihânettir.