30 Kasım 2012 Cuma
29 Kasım 2012 Perşembe
25 Kasım 2012 Pazar
24 Kasım 2012 Cumartesi
Herkese Lâzım Olan Îman
22 Kasım 2012 Perşembe
20 Kasım 2012 Salı
SAID İBNU AMİR EL-CUMAHİ
Said İbnu Amir el-Cumahî, dünya
karşılığında Ahireîi satın almış,
Allah ve Onun Peygamberini her
ikisine tercih etmiş kişidir».
Genç Said İbnu Amir, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Kureyş tarafından yakalanan sahâbisi Hubeyb İbnu
Adiye'nin öldürüldüğünü görmek için Kureyş ileri gelenlerinin davetiyle Mekke'nin
dışındaki Tenîm'e çıkan binlerce kişiden birisiydi.
Genç oluşu ona; başkalarını kenara
iterek Ebu Sufyan İbnu Harb, Safvan İbnu Umeyye ve merasimlerde ön sıralarda
yeralması gereken başka kimseler gibi Kureyş büyükleriyle yanyana durma imkânını
verdi,
Bu.Saİd'e Hubeyb'in şahsında Hz.
Muhammed'den (s.a.v.) intikam almak ve onu öldürmekle Bedir'deki ölülerinin
öcünü almak için, kadın, çocuk ve gençlerin zincire vurulu olarak ölüm alanına
götürdükleri Kureyş'in esirini görme imkânını da vermişti..
Bu insan yığını, öldürmek için
hazırladıkları yere esiri getirdiklerinde, genç Said İbnu Amir uzun boyuyla
Hubeyb'e yaklaşıp darağa-cının önünde durdu. Kadın ve çocuk çığlıkları arasında
onun şöyle dediğini duydu:
18 Kasım 2012 Pazar
Herkesin bilmesi gereken İslam Terimleri
- Aklı olan kimselerin, Allahü teâlâya sükr etmek için, Muhammed aleyhisselâma uymaları lâzımdır. Onun yoluna (İslâmiyyet) denir.
- Muhammed aleyhisselâma uyan kimseye (Müslimân) denir.
- Allahü teâlâya sükr etmege, ya’nî Muhammed aleyhisselâma uymaga (İbâdet etmek) denir.
- (Îmân) Muhammed aleyhisselâmın bildirdigi altı seye inanmak ve islâmiyyeti kabûl etmek ve küfr alâmeti olan seyleri söylemekden ve kullanmakdan sakınmakdır.
- Her müslimânın, küfr alâmeti olan seyleri ögrenmesi ve bunlardan sakınması lâzımdır. Îmânı olana (Müslimân) denir.
- Beden ile veyâ kalb ile yapılacak ve sakınılacak ibâdet bilgileridir. Yapılması emr edilen bilgilere (Farz)
- sakınılması emr edilen bilgilere (Harâm) denir. Bunlara (Fürû-i din) veyâ (Ahkâm-ı islâmiyye) yâhud (İslâmiyyet) bilgileri denir.
- Herkese ilk lâzım olan sey, (Kelime-i tevhîd) söylemek ve bunun
ma’nâsına inanmakdır. Kelime-i tevhîd (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah)dır. Bunun ma’nâsı (Allah vardır ve birdir. Muhammed aleyhisselâm, Onun Peygamberidir) demekdir. Buna inanmaga (Îmân etmek) ve (Müslimân olmak) denir. Inanan kimseye (Mü’min) ve (Müslimân) denir
17 Kasım 2012 Cumartesi
14 Kasım 2012 Çarşamba
Göz ağrısı ve Ağrılar için dua
Göz ağrısı için: (Allahümme, metta’ni, bi basari vec’alhül vârise minni
ve erini fil a’düvvi se’ri vensurni, ala men zalameni.) [Hâkim]
Ağrılar için: Baş, diş, mide ve her ağrı için, yedi Fâtiha okuyup,
üflemelidir. (Tefsîr-i Azîzî)
Ağrı duası: Resûlullah
buyurdu ki: (Bir kaba konan yağmur suyuna, Fâtiha-i şerife, Âyet-el-kürsi,
İhlâs-ı şerif ve Kul-e'ûzü sûreleri yetmişer kere okunur. Bu sudan aralıksız 7
sabah içilirse hastalıklar, ağrılar kalmaz.) [Hazînet-ül-esrâr] (5-10 sâlih
müslüman okuyup, suya üflemeli
Domuzun harâm edilişi
Suâl: Domuzun herkese, ipek ve
altının erkeklere harâm edilişinin hikmeti nedir?
Cevap: Dinimizde birşey harâm ise,
hikmetini bilmesek de onun harâm olduğuna inanmak lâzımdır. Muhammed
aleyhisselâm'ın peygamber olarak bildirdiği şeylere akla uygun olduğu, yâhut
tecrübe ile anlaşıldığı için inanmak îmân olmaz. Çünkü bu, aklı tasdik etmek
demektir. Harâmlarda muhakkak vücuda zarar veren birşey aranmamalıdır!
Domuz, her türlü pisliği yiyen çok pis bir
hayvandır. Zararlı bir hayvan olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da,
bir kimseye hakaret etmek için "Domuz" derler.
Tevrat'ta domuz eti yasak edildiği için
bugünkü yahûdiler bile domuz eti yemezler. Bugün tıp, insana en çok zarar veren
ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tesbit etmiştir. Domuz eti
yiyenlerde [safra kesesi iltihabı, apandisit, barsak iltihabı, çeşitli çıbanlar,
mafsal kireçlenmeleri,
13 Kasım 2012 Salı
Münker ve Nekir meleklerinin sorularına cevap veremezsek...
Birinci Soru:
Bir kimse öldüğünde Münker ve Nekir melekleri gelerek ona Muhammed (s.a.v.) ve onun risaleti hakkında soru sorduklarında o bu sorulara cevap veremezse Allahu Teala kıyamete kadar azap mı eder, yoksa beli bir zamana kadar mı azap eder
Cevap:Ayet1 ve hadislerde bildirildiğine göre muhakkak ki kafirere ve küfri nifak işleyen kimselere sonsuza dek sürecek azap vardır.
Ahmed b. Hanbel’in Bera b. Azib’den rivayet edip Ebu Uvane’nin “Kabir sualleri hakkında” adlı kitabında sahih dediği uzunca hadisin son kısmında:
“Sonra onun (kabirde azap gören kişi) için ateşten bir delik açılır. Kıyamete kadar bu delikten o kişiye duman ve azap gelir.”
Başka bir rivayette de şöyledir:
“Sonra onun (kabirde azap gören kişi) için sağır, dilsiz ve kör bir adam gelir. Onda demirden bir çubuk vardır. ayet onunla bir dağa vursa dağ unufak olur. Bu çubukla ölüye bir darbe vurulur ve ölü paramparça olur. Sonra kabirdeki adam eski şekline döner, ve azap bu şekilde tekrarlanır.”
Ahmed ve Tirmizi’nin Ebu Hureyre’den rivayet ettiği ve İbni Hibban’ın “Kabir sualleri hakkındaki” kitabında rivayet edip sahih dediği hadis şöyledir:
Bir kimse öldüğünde Münker ve Nekir melekleri gelerek ona Muhammed (s.a.v.) ve onun risaleti hakkında soru sorduklarında o bu sorulara cevap veremezse Allahu Teala kıyamete kadar azap mı eder, yoksa beli bir zamana kadar mı azap eder
Cevap:Ayet1 ve hadislerde bildirildiğine göre muhakkak ki kafirere ve küfri nifak işleyen kimselere sonsuza dek sürecek azap vardır.
Ahmed b. Hanbel’in Bera b. Azib’den rivayet edip Ebu Uvane’nin “Kabir sualleri hakkında” adlı kitabında sahih dediği uzunca hadisin son kısmında:
“Sonra onun (kabirde azap gören kişi) için ateşten bir delik açılır. Kıyamete kadar bu delikten o kişiye duman ve azap gelir.”
Başka bir rivayette de şöyledir:
“Sonra onun (kabirde azap gören kişi) için sağır, dilsiz ve kör bir adam gelir. Onda demirden bir çubuk vardır. ayet onunla bir dağa vursa dağ unufak olur. Bu çubukla ölüye bir darbe vurulur ve ölü paramparça olur. Sonra kabirdeki adam eski şekline döner, ve azap bu şekilde tekrarlanır.”
Ahmed ve Tirmizi’nin Ebu Hureyre’den rivayet ettiği ve İbni Hibban’ın “Kabir sualleri hakkındaki” kitabında rivayet edip sahih dediği hadis şöyledir:
11 Kasım 2012 Pazar
Medeniyetin beşiği neresi?
Suâl: Medeniyetin beşiğinin Avrupa
olduğu doğru mudur?
Cevap: Avrupa'nın ilimde, teknikte ve
sanâyi'de ilerlemeye başlaması, son üçyüz seneden beri olmuştur. 1494 senesine
kadar, Avrupalılar vahşet, cehâlet, pislik içerisinde yaşıyorlardı. Bu sırada
İslâm memleketleri, hıristiyan Avrupa'nın tam tersi bir idâre altında idi.
Arabistan, Irak, İran, Mısır, Türkistan, Emevî ve Abbâsî halîfelerinin
idâresiyle her cihetten, maddî ve ma'nevî terakkîler yapmış idi. O zaman
müslümanlar, rûhen ferâh, maddeten de refâh içerisinde idiler.
Müslümanlar, İspanya'yı, Endülüs Emevî
sultanlarının emri altında, en güzel şekilde imâr etmiş, medeniyetin en yüksek
zirvesine ulaşmışlardı. İlim, sanat, ticâret ve ziraata ve güzel ahlâka çok önem
verilmişti.
10 Kasım 2012 Cumartesi
8 Kasım 2012 Perşembe
Büyü Çözmek, Borç ve Kayıp Duası
Büyü çözmek için: Kırk gün sabah
namazının sünneti ile farzı arasında kırkbir kere Fâtiha okunur. Besmelenin
sonundaki Mîmi Fâtihânın Lam harfi ile birlikte okunur. [Yâni (Rahîm-ilhamdü)
denir.] Sonra yapılan duâ kabûl olur. Suya üfleyip hasta veya büyülü kimseye
içirilirse, [eceli gelmeyen hasta] şifâ bulur ve büyü çözülür. (Tefsîr-i
Azîzî)
Borç duası: Hadis-i şerifte, (Ya Muaz, şu duayı okursan, dağ
gibi borcun olsa da, Allah ödetmeyi nasip eder.) buyuruldu. Al-i imran
suresinin 26. ayeti okunduktan sonra, şu dua okunur: Rahmâneddünyâ vel
âhireti ve rahîmehümâ tu’tî minhümâ mâ teşâü ve temne’u mâ teşâü ferhamnî
rahmeten tugnî bihâ an rahmeti men sivâke. Allahümmekdi annî deynî.
(Hâkim)
Kayıp duası: Kayb olan, çalınan bir şeyi bulmak için, [her gün 25
kere] (Yâ câmi’annâsi li-yevmin lâ raybe fîhi innallahe lâ yuhlif-ül mî’âd
icma’ beynî ve beyne...) düâsını okumalı. Buluncaya kadar okumaya
devam etmeli. Noktaların yerinde, kayb olan şeyin ismini söylemelidir. (İbni
Âbidîn)
Bir başka duâ: Bir şeyi kaybolan, çalınan kimse, her gün iki rek’at
namaz kılıp, selâmdan sonra, (Allahümme yâ Hâdî ve yâ Râddeddâlleti, erdid
aleyye dâlletî bi-izzetike ve sultânike fe-innehâ min fadlike ve atâike)
okumalıdır. (Bostân-ül-ârifîn)
Medeniyet nedir?
Suâl: Medenî insan nasıl olur?
Avrupalılar müslümanlardan daha medenî midir?
Cevap: Medenî bir insan, her şeyden önce, güzel ahlâklı, dürüst ve çalışkandır. Önce din terbiyesi almış, fen bilgilerini de öğrenmiştir. Sözü özü doğrudur. İşlerini son derece dikkat ile başından sonuna kadar takîb eder. Gerekirse, iş saatinden fazla çalışmaktan hiç çekinmez. Böyle çalışmaktan, iş görmekten zevk alır. Yaşlansa bile, kolay kolay işinden ayrılmaz. Âmirlerine itâ'at eder. Dininin emîr ve yasaklarına titizlikle uyar. İbâdetlerini aslâ terketmez. Çocuklarının îmânlı, ahlâklı yetişmelerine çok ehemmiyyet verir. Onları kötü arkadaşlardan, zararlı yayınlardan korur. Zamanın kıymetini bildiği için, her işini dakikası dakikasına yapar. Va'dine sâdık olur. Din ve dünya vazîfelerini bitirmeden içi râhat etmez. Bir işi tesvîf etmek [yarına bırakmak] şöyle dursun, yarın yapılacak bir işi bugün yapar. Ecdâdımızın bu meziyetlerine sahip olursak, maddî ve ma'nevî yükselir, her işimizde muvaffak olur, Rabbimizin rızâsını kazanırız.
3 Kasım 2012 Cumartesi
Tehlikeyi önleme duası:
Şeyh Şihâbüddin Sühreverdî hazretleri buyurdu ki: her
sabah üç defa bu duayı okuyanı Hak teâlâ yanmaktan, boğulmaktan ve ani ölümden
emîn kılar:
Bismillâhi mâ şâallah lâ kuvvete illâ billâh.
Bismillâhi
mâ şâallah lâ yesűkul hayre illallah.
Bismillâhi mâ şâallah lâ yekşifüssűe
illallah.
Bismillâhi mâ şâallah küllü ni’metin minallah.
Bismillâhi mâ şâallah
el hayrü küllühü biyedillah.
Bismillâhi mâ şâallah lâ yasrifüssűe illallah.
Bismillâhi mâ şâallah mâ kâne min ni’metin fe minallah.
2 Kasım 2012 Cuma
Namaz hakkında öğrenmek istedikleriniz.
Namaz Vakitleri
1. Namazların beş vakit oluşu
İslâm'ın beş temel esasından biri olan
namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir
farzdır. Vakit namazın şartlarından biri ve farz olmasının sebebidir. Yüce Allâh
Kur'an'da, "ªüphesiz namaz vakitli olarak farz kilindi" (Nisa 4/104)
buyurulmaktadır. Bu nedenle, namazların vakitlerinden önce kılınması caiz
olmadığı gibi, vaktinden sonraya bırakılması da caiz değildir.
Kur'an-ı Kerim'de beº vakit namazdan söz
edilmedigi ileri sürülerek, günde beº vakit namazin farz olmadigini iddia
edenler bulunmaktadir. Öncelikle, şunu belirtmek gerekir ki, hadisler olmaksizin
Kur'an'ın doğru anlaşılması mümkün değildir. Kur'an'da namaz vakitlerinden
açıkça bahsedilmediği gibi, nasıl kılınacağı da bildirilmemiştir. Namazın nasıl
kılınacağını ancak hadislerden öğrenebiliriz. Aynı şekilde namazların vakitleri
de Hz. Peygamber tarafından gösterilmiştir:
Cebrâil (a.s) Hz. Peygamber'e gelerek
namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak
namazın vakitlerini göstermiştir (Müslim, Salât, 138). Hz. Peygamber de ashabına
bu vakitleri bildirilmiştir (Müslim, Mesacid ve Mevâdiu's-Salât, 138). Asr-ı
saadetten günümüze kadar da namaz vakitleri 5 olarak kabul edilmiş ve öylece
kılınmıştır. Namaz vakitlerinin bundan aşağı olduğunu söyleyen çıkmamıştır.
1 Kasım 2012 Perşembe
Rüşvet âfeti
Suâl: Günümüzde rüşvet
yaygınlaşmıştır. Rüşvetin dindeki yeri nedir?
Cevap: Dinimiz, gasb edilmiş malı ve
zulüm, hırsızlık ile alınan, rüşvet, fâiz, kumar ücretleri ve diğer hıyânet
yollarından birisi ile ele geçen kazancın yenilmesini ve başkalarına
yedirilmesini yasak etmiştir. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruldu ki:
(Birbirinizin mallarını aranızda [kumar,
yalancılık, sahtekârlık, hırsızlık, gasb, rüşvet gibi] bâtıl sebeplerle
yemeyin!) [Bekara 188]
Kızın babasının veya akrabâsının, kızı vermeye
râzı olmaları için dâmattan istedikleri para veya mal rüşvet olur. Ayakbastı
parası almak da rüşvettir, harâmdır. Malını, canını, hakkını kurtarmak için
istemiyerek rüşvet vermek câiz ise de, rüşvet istemek aslâ câiz değildir,
harâmdır.
Lâyık olmayan kişileri işe almak için rüşvet
istemek, memleket idâresini ehliyetsiz ellere terk etmek demektir. Bu da bir
milletin yıkılmasına sebep olur.
Bir öğretmenin, kabiliyetsiz bir talebeyi
rüşvetle geçirmesi de, lâyık olmayan kimselerin iş başına geçmesine vesîle
olur.
Alt sırada olan bir evrağı rüşvetle üste çıkarıp
hemen muâmelesini yapmak, diğer sırası gelen insanların haklarına tecâvüzdür,
zulümdür.
Doktorun rüşvet alarak sağlam memura rapor
vermesi, düzenin bozulmasının, memleketin yıkılmasının
sebeblerindendir.
Belediyelerce, kanûnsuz binalara ruhsat vermek
veya ruhsatsız yapılara rüşvet alarak göz yummak veya daha başka şekilde rüşvet
almak vazifeye ihânettir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)