Tecvid Dersleri
Tecvid Dersleri
Tecvid dersleri online oku indir izle...
"Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane (tertil üzere) oku." (Müzemmil 4)
KURAN OKUYUŞ ŞEKİLLERİ
Tecvid ve Kırâet ilmi kitaplarında Kur’ân kırâeti üç mertebe üzerine sınıflandırılmıştır: Bunlar tahkîk, tedvir ve hadr’dır.Bir elif iki fetha miktarı demek olduğuna göre
Asım, Hamze, Nafi’den Verş kırâetleri tahkik; İbnü Amir, Kisâi haleful aşir kırâetleri tedvir; diğerleri hadr tarzındadır.
Fakat bunların hiçbirinde bir harf veya harekenin hakkı çiğnenecek şekilde okunmak caiz olamayacağı için, asıl mânâsıyla tertil kırâetlerin hepsinde şarttır. Kırâetleri böyle hadr ve tedvir şeklinde kısımlara ayırmaya cevaz veren ise gelecek olan Kur’ân’dan size kolay geleni okuyun. emridir.
Tahkik : Munfasıl ve muttasıl meddi dört elif miktarı (veya beş elif miktarı) çekecek şekilde gayet ağır bir ahenk ile okumaktır.
(Örnek Okuyuş)
Tedvir: Munfasıl ve muttasıl meddi üç veya iki elif miktarı çekecek şekilde orta bir ahenk ile okumaktır. (Örnek Okuyuş)
Hadr: Muttasılı iki Munfasılı bir elif çekerek hızlı bir şekilde okumaktır. (Teravih namazlarındaki okuyuş)
TECVİDİN EHEMMİYETİNE BİNAEN
Meşhur altı hadis kitabının birincisi olan Sahih-i Buhari’nin müellifi İmam İsmail Buhari (rh.) Peygamber Efendimiz (S.A.v.) den nakledilen her hadisin bütün senetlerini iyice araştırır. Eğer söz, Rasulüllah Efendimiz’e kesintisiz ulaşıyorsa, son olarak da boy abdesti alır ve yatar... Mana aleminde Efendimiz’e sorardı. "Evet, o söz benimdir." cevabını aldıktan sonra kitabına yazardı.
Yine bir defasında, "el-Hayaü mine’l-iman: Haya imandandır." hadisi şeriflerini sormuş, fakat "O söz benim değildir." cevabını almıştı. Hadisin metin ve ravilerini yeniden tedkik etti. Ve tekrar sordu. Bu defa da aynı cevabı aldı! Bunun üzerine hadis-i şerifi yeni baştan tedkik süzgecinden geçirdi. Gördü ki, nakiller sağlam, metin doğru. Üçüncü defa, yeniden sorduğunda, hadis-i şerifi daha dikkatlice okudu. Tecvidine riayet etti. Medd-i Muttasıl olduğu için çekilmesini vacip olan, "el-Hayaaaaü" kelimesini dört elif miktarı çekerek okudu. Resulüllah Efendimiz de; "Evet, şimdi bu söz benim sözümdür" diyerek, daha önceki okumalarında "el-Hayaaaaü" kelimesini çekmeden telaffuz ettiği için reddettiğini beyan buyurdular.
İşin inceliğini siz düşünün. Gelelim derslerimize:
KARABAŞ TECVİDİ (TÜRKÇE ANLATIM)
Allahu teâlaya hamdu senadan ve rasulüne onun ev halkına ve ashabına salatu selamdan sonra,
1) HARF-İ MEDD : Kelime olarak “uzatma harfi” demektir. Uzatma harfleri üç tanedir. Bunlar:
a) Vav b) Ya c) Elif
a) VAV HARFİ : Peki vav harfi ne zaman harfi medd (uzatma harfi) olur?
- "Vav" harfi sakin olup kendinden önceki harfin harekesi de "ÖTRE" olursa, o zaman vav, harf-i medd olur. Yani diğer bir deyişle “Vav ” harfi bir elif miktarı uzatılarak okunur.
*(SAKİN: Harekesi olmayan harf demektir = yani üstünü, esresi ve ötresi olmayacak.) Örnekleri görelim:
Kırmızı renkte yazılmış olan vav harflerine dikkat edelim. Göreceksiniz ki bu harflerden hiç birinin harekesi yok ve kendinden önceki harflerin hareksi de, hepsinde “ ÖTRE ” olarak gelmiştir. Peki, iyide bu ne anlama geliyor o zaman? Bu şu demek; Burada ki “ vav ” harfi , kendinden önceki harfi uzatacak demektir.Öyle ise ne kadar uzatacak? Şimdi buna dikkat edelim: Ağzımızdan “elif “ kelimesi çıkana kadar geçen süre ne kadarsa , bizde o kadar, o harfi uzatacağız. Başka bir değişle, elimizi tamamen açarak bir masanın üzerine koyalım.(avuç içi masaya yapışacak şekilde) sonrada şehadet parmağımızı bir kez havaya kaldırıp – indirelim. İşte biz bu geçen kısa zamana tecvit ilminde “Bir elif miktarı uzatmak ”diyoruz.
O halde şu soruyu hiç unutmayalım: Bir elif miktarı ne demek?
(Şehadet parmağımızı bir kez kaldırıp indirecek kadar geçen zamana bir elif miktarı diyoruz.)
Şimdi yukardaki örneklere bir kez daha bakalım.( sağdan – sola doğru = Burada daima sizin SAĞINIZ VE SOLUNUZ esas alınmıştır, ekranın değil.) Vav’dan önce hangi harfler gelmiş:
Biz harekesi “ötre” olan bu harfleri okurken bir elif miktarı uzatarak okuruz.Bunları türkçe olarak gösterirsek şöyle okumalıyız: Nû , Rû ,Mû , Tû , Cû , Kû .
b) YA HARFİ : “Ya” harfi ne zaman harfi medd olur?
- “Ya” harfi sakın olup, kendinden önceki harfin harekesi “ESRE” Olursa o zaman “Ya “ harfi , harf-i medd olur. Yani diğer bir deyişle “Ya” harfi bir elif miktarı uzatılarak okunur. Örnekleri görelim:
Burada ki “Ya“ harfinden hiç birinin harekesi yoktur. Hepsi sakindirler. “Ya “ harfinin harfi med olması için kendi sakin, kendinden önceki harfin hareksi de “ESRE “ Olması gerekir. Zaten hepsinin harekesi de esredir. Öyle ise biz bu “Ya” harfinden önce gelen, bu harfleri, bir elif miktarı uzatarak okumalıyız. Okunuşlarını bir de türkçe karekterle yazalım : Fî , Lî , Sî , Tî , Ğî ve Mî gibi okunurlar.
c) ELİF HARFİ : Elif harfi ne zaman harfi medd olur?
- "Elif" sakin olup, kendinden önceki harfin harekesi “ÜSTÜN” olursa o zaman “Elif “ harfi, harfi medd olur. Yani “Elif” harfi bir elif miktarı uzatılarak okunur. Örnekleri görelim:
Burada ki “Elif“ harfinden hiç birinin harekesi yoktur. Bütün elif harfleri sakindirler. Öyle ise “Elif ” harfinin medd harfi olması için kendisinin harekesiz ama kendinden önceki harfin harekesi ise “ÜSTÜN ” Olması gerekir. Biz bu durumda “eliften” önceki harfi okurken bir elif miktarı uzatarak okuruz. Bunu bir de Türkçe karekterlerle yazalım: Fâ ,Bâ , Sâ , Tâ , Ğâ ve Mâ gibi okumalıyız.
2) SEBEB-İ MEDD : Uzatma sebebi demektir. Bu da iki kısma ayrılır:
a)HEMZE : Harekesi olan “Elif ’e “ hemze denir. Örnek :
b)SÜKUN : Daha önce gördüğümüz gibi, harekesi olmayan (yani ne esresi, ne ötresi ve nede üstünü olmayan) harfe Sükun diyoruz. gibi. Bakınız bu harflerin hiç birinin harekesi yoktur. Dolayısı ile harekesi olmayan harfe sakin harf diyoruz. Burada şunu da ekleyelim: İleride göreceğiz ama yine de belirtelim: “CEZZİMLİ “ olan harflere de “SÜKUN “ diyoruz. Mesela: gibi.
MEDLER = UZATMALAR
* MEDD-İ TABİÎ : Diğer bir adı da aslî meddir. (Bir elif miktarı uzatılır.)
* MEDD-İ MUTTASIL : (Dört elif miktarı uzatmak vaciptir.)
* MEDD-İ MUNFASIL : (Dört elif miktarı uzatmak caizdir.)
* MEDD-İ LÂZIM : (Dört elif miktarı uzatmak vaciptir.)
* MEDD-İ ÂRIZ : (Dört elif miktarı uzatmak caizdir.)
* MEDD-İ LÎN : (Meddi lîn’in meddi caizdir.Duruma göre bazen Meddi lazım gibi bazende Meddi arız gibi okunur.)
VACİB: Bütün imamların uzatılmasında karar birliğine vardıkları (ittifak ettikleri) tecvittir. Yapılması zorunludur. Yapılmadığında vebali vardır.
CAİZ : Tüm imamların uzatılması noktasında karar birliğine varamadıkları tecvittir. Yapılması zorunlu değildir.
3) MEDD-İ TABİÎ :
Tanımı: Harfi medden sonra sebeb-i medden hiç bir şey bulunmazsa, o zaman “Medd-i tabii” olur. Bir elif miktarı uzatmak Vaciptir:
( Daha önceki bilgilerimizden hatırlayalım; harfi medd yani uzatma harfleri üç tane idi. Bunlar : sebebi meddi de hatırlayalım: ’HEMZE = harekli elif’ ve ’SÜKUN = harekesiz ve cezzimli harf’ idi )
Örnekler:
Aslında daha önce görmüş olduğumuz harfi medd ile Meddi Tabiî aynı şeylerdir. Fark sadece şuradadır. Harfi medden sonra sebebi medden bir şey gelmemiş olacak ki, o zaman meddi tabii olsun. Öyle ise gelin, karışık gibi gelse de, şu cümleyi bilelim: Her meddi tabii harfi medd olur ama her harfi med meddi tabi olmayabilir. Zira harfi medden sonra sebebi medden bir şey gelirse, o zaman meddi tabii olmaz.Burada ki medd harflerinden sonra (Kırmızı ile işaretlenmiş elif,ya ve vav harfleri) sebeb-i Medden hiç bir şey olmadığı için meddi tabii olmuşlardır.
Fakat bir de şu örneklere bakalım:
Bakınız burada, kırmızı ile yazıp altını çift çizgi ile işaretlediğimiz iki tane medd harfi var. Onlardan sonra da Mavi ile yazdığımız sebeb-i medden “hemze “ gelmiş. Ama sanıyorum dikkatinizden kaçmamış olacak, bakın oradaki işaretli eliflerden sonra , sebebi medden harekeli hemze gelmiş. Öyle ise burası meddi tabi olmaz. Neden ? Çünkü Harfi Medden sonra sebebi medden hiçbir şeyin gelmemesi gerekir. Burada ise “hemze” gelmiştir.
NOT: Medd-i Tabii ne kadar uzatılacak? Bir elif miktarı uzatılacak. Yani şehâdet parmağımızı birkez kaldırıp indirecek kadar (bir zaman) uzatacağız. Hatırlarsanız, birde demiştik ki; ağzımızdan “Elif “ kelimesi çıkana kadar geçen bir süredir bu.
4) MEDD-İ MUTTASIL : ( Dört elif miktarı uzatmak VACİPtir.)
Tanımı: Harfi medden sonra sebebi medden ayın ağzı şeklinde ki hemze gelir ve her ikisi de aynı kelimede bulunursa, o zaman MEDDİ MUTTASIL olur. Meddi muttasılın 4 Elif miktar uzatılması VACİP’tir. Peki Dört elif miktarı ne demek ? Elimizi bir masanın üzerine koyacağız ve şehâdet parmağımızı 4 defa, arka arkaya kaldırıp indireceğiz. İşte bu geçen süreye “ Dört elif miktarı “ uzatma diyoruz. Bir başka deyişle 4 defa elif (Elif elif elif elif) okuyacak kadar geçen süreye 4 elif miktarı denir. Örneklerle görelim:
Bakınız burada medd harflerininin altı işaretlenmiş bulunuyor. Dikkat edecek olursanız çift çizgi ile altları çizilen ve kırmızı ile yazılan medd harflerinden sonra, Mavi kalemle yazılan, sebebi medden ayın ağzı şeklinde ki “hemze” gelmiş ve her ikiside aynı kelimede bulunmuştur.
5) MEDD-İ MUNFASIL : ( Dört elif miktarı uzatmak CAİZdir.)
Tanımı: Harfi medden sonra sebebi medden ayın ağzı şeklinde ki hemze DEĞİLDE, DİK ELİF şeklindeki “hemze” gelir ve harfi meddle ayri ayri kelimelerde bulunursa, o zaman MEDDİ MUNFASIL olur. Meddi munfasılın meddi CÂİZ’dir. Peki caiz ne demektir? Caiz demek , dört elif miktarı çekilse de olur çekilmese de olur. Ancak kıraat imamımız iki elif miktarından aşağı uzatmamıştir. Şimdi bunu örneklerle görelim:
Kırmızı ile yazarak altını çift çizgi ile çizdiğim medd harfinden sonra, mavi ile belirttiğim sebebi medden DİK ELİF gelmiş ve ikisi de ayrı ayrı kelimelerde bulunmuştur. Öyle ise burada MEDDİ MUNFASIL meydana gelmiştir ve 4 elif miktarı çekmekte caizdir. Yani isteyen 2-3-4 elif miktarı çekebilir. Fakat şunu hatırlatmak isteri ki; Bizler İmam-ı Asım ve onun ikinci ravisi olan HAFS‘a göre okuyoruz ve oda bu tecvidi 4 elif miktarı çekmiştir. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi kıraat imamları arasında “ittifak” sağlanamamıştır.
6) MEDD-İ LÂZIM : ( Dört elif miktarı uzatmak VACİPtir.)
Tanımı: Harfi medden sonra sebebi medden “SÜKUN-U LAZIM “ gelirse , o zaman meddi lazım olur.Peki SÜKUN’U LAZIM ne demektir? Kur’an-i Kerim’i okurken ister duralım veya isterse geçelim, her iki durumda da var olan “SÜKUN’a “ SÜKUN-U LAZIM denir. Bunu örnekle görelim ;
Üç tane kelime yazdık. İçlerinde ’Hurufu mukattaa’ da olan bu harf ve kelimeleri okurken, sanki uzun yazılmış gibi okuyoruz. (Elif lam mim diye okunan ilk kelime uzun yazıldığında, nasıl yazıldığını, ok işaretlerinden sonra açıkça görüyorsunuz. “Yasin” örneği de bunun gibi.) Bu durumda, harfi medden sonra gelen SÜKUN’a dikkat edelim. Kırmızı ile yazdıklarımız harfi meddir. Yani uzatma harfleridir. Ondan hemen sonra gelen ve mavi renkle yazdığımız ise “SÜKUN-U LAZIM” ’dır Kısaca harfi medden sonra sebebi medden SÜKUN-U LAZIM gelmiştir. Yani şunu demek istiyoruz: BAKIN HARFİ MEDDEN sonra CEZİMLİ bir harf gelmiştir.Bu cezzimi kaldırmamız mümkün değildir. Siz Kuran okurken ister durun isterseniz durmayın, bu cezimi okumak zorundasınız. İşte böyle SÜKUN’a “LAZIM SÜKUN” diyoruz.
MEDDİ LAZIMI DÖRT BAŞLIK ALTINDA İNCELEYECEĞİZ (Meddi Lazım Kelime-i Musakkale, Meddi Lazım Kelime-i Muhaffefe, Meddi Lazım Harf-i Musakkal, Meddi Lazım Harf-i Muhaffef)
a) Meddi Lazım Kelime-i Musakkale: Buradaki harfi medd ve sebebi medd (SÜKUN-U LAZIM) aynı kelimede meydana geldiği için ve de şeddeli olduğundan bu ismi almıştır. Zaten dört bölümde de harfi medden sonra sebebi medden cezzimli bir harf gelmekte. Kısaca harfi medd ve sebebi medd aynı kelimede meydana geldiği için bu ismi almıştır. Bunu örneklerle görelim:
Burada kırmızı renkte yazıp parantez içine aldığımız bölüm Kur’an-ı Kerim’de ki yazılı hali. Parantez içine almadığımız bölüm ise, size “SÜKUN-U LAZIM“ ’ı açık olarak göstermek için yazdık( mavi renkli ve cezzimli olan LAM ve KAF harfine dikkat edin) Çift çizgi ile çizdiğimiz harfi medlere dikkat edelim şimdi; Parantez içine aldığımız kelime de harfi medden sonra ne gelmiş ? ŞEDDELİ BİR harfin geldiğini açık olarak görülüyor. Peki bu ne anlama geliyor? Söyleyelim: Harfi medden sonra ŞEDDELİ bir harf geldiği için ve bu da aynı kelimede bulunduğu için diyoruz ki burada MEDDİ LAZIM KELİMEİ MUSAKKALE VAR ve dört elif miktarı uzatmakta vaciptir. Bir kez daha belirteyim. Altlarını tek çizgi ile çizdiğim(Mavi tek çizgi) yerler ise şeddeli harfin açık yazılışını göstermek içindir. Zaten arka arkaya gelen bu iki harf görülüyor. Birincisi cezzimli ikincisi harekeli olan bu iki harf,yazı kurallarına göre birleştirilmiş ve başına da şedde konmuştur.
b) Meddi Lazım Kelime-i Muhaffefe: Bu bölümde de harfi medd ve sebebi medd yine aynı kelimede cereyan ediyor. Ne var ki burada harfi medden sonra gelen SÜKUN, a şıkkında olduğu gibi şeddeli değil de cezzimlİ gelmiştir. Bir kez daha diyelim; Harfi medden sonra sebebi medden cezzimli bir harf gelmiş ve de aynı kelimede bulunmuş oluyor.Bu durumda burada ki tecvidin adı Meddi lazım kelimei MUHAFFEFE (cezzimli) olur. Bunu örneklerle görelim: burada ki harfi medd, baştaki elifin üstünde olan ve adına “mukadder = takdir edilmiş” dediğimiz eliftir ve biz onu size, okunan elifin üstünde kırmızı ile gösterdik. Ondan sonra gelen mavi yazılı lam hafinin üstünde ki SÜKUN’da lazım SÜKUN’dur. Bu tecvidden Kurani Kerimde sadece iki yerde (Yunus suresi 59 ve 91. ayetlerinde) bulunmaktadır. Tekrar edelim: Harfi medden sonra sebebi medden lazım SÜKUN (buradaki cezzimli) gelmiş ve ikisi de bir kelimede cereyan ettiği için Meddi lazım Kelimei Muhaffefe olmuştur.
c) Meddi Lazım Harf-i Musakkal: Yukarıdaki iki şıkkı aynen tekrar etmek durumundayız. Çünkü yukardaki kelimelerde geçen kural bu kez de harflerde meydana gelecek. Tanım yine aynı: Harfi Medden sonra sebebi medden SÜKUN’u lazım gelirse meddi lazım harfi musakkele olur. Yani harfi medden sonra ŞEDDELİ HARF gelir.
Örneklerle görelim:
Kur’an-ı Kerimde hurufu mukatta dediğimiz bu örnekleri görmemiz mümkün. Fakat biz bunu okurken uzun yazıldığı gibi okuruz. Bakın bu iki kelimeyi hem cezzimli haliyle ve hem de şeddeli haliyle yazdım ki olayı net görelim. Ama biz bunu okurken ŞEDDELİ İMİŞ gibi okuduğumuz için bu tecvide Meddi Lazım Harfi Musakkale deriz. Musakkele demek şeddeli demektir. Mavi ile yazılmış ve arka arkaya gelmiş iki “MİM” harfi görüyorsunuz. Tecvid kaidesince bu iki "MİM" harfi tek olarak yazılır ve başına da ŞEDDE konur. Bu olay harf üzerinde olduğu içinde Meddi lazım Harfi Musakkele adını alır. Kırmızı olarak yazdığım son bölümde ise "MİM" HARFİ ÜZERİNDE Kİ ŞEDDEYİ açık olarak görüyorsunuz.
d) Meddi Lazım Harf-i Muhaffef: Bu son şıkta da yine harfi medden sonra sebebi medden SÜKUN gelir ve de bu olay kelimede değil harfte cereyan ettiği için harfi muhaffefe adını alır. Örneklerle görelim:
Bakınız tek olarak Kur’an-ı Kerim’de gördüğümüz bu harfler okunurken açık bir şekilde yazdıklarımız gibi okunur. Bu olayda harfi medden sonra gelen SÜKUN (yani cezzim) sadece harfte gerçekleştiği için bu tecvide de Meddi lazım Harfi Muhaffefe diyoruz. Böylece en zor tecvidlerden birini bitirmiş oluyoruz, elhamdulillah.
7) MEDD-i ARIZ: (Meddi arızın dört elif miktarı çekilmesi CAİZdir.)
Tanımı:Harfi medden sonra sebebi medden SÜKUN’u arız gelirse meddi arız olur. Peki ; SÜKUN’u Arız neye derler: Kuran-i Kerimi okurken, Durulduğu zaman olan ama geçildiği zaman olmayan SÜKUN’a SÜKUN’u arız diyoruz. Biz bunu örnekle görelim: Mesela Kur’an i Kerim okurken duraklar vardır. Biz genelde buralarda dururuz. Durduğumuz zaman kelimenin sonu cezzimli olmuş olur. Cezzimli olunca da SÜKUN meydana gelmiş olur.
Mesela; burada tek çizgi ile altını çizdiğimiz "NUN" harfine dikkat edelim. Gördüğünüz gibi sonu “ÜSTÜN” gelmiş. Bu normalde bütün Kuran-i Kerim’de böyledir.Şayet biz ayet bittiği zaman , ara vermeden okursak bu ayetin sonunda ki üstünü okuruz ve durmadan devam ederiz. Şayet duracak olursak , ikinci örnekte çitf çizgi ile altını çizdiğimiz gibi, ayetin veya durduğumuz kelimenin sonunu (esre – üstün ve ötre olması fark etmez) CEZZİMLİ OKURUZ.Demek ki şu bilgi unutulmamalı: Biz kelimenin sonunda durduğumuz takdirde, kelimenin sonu cezzimli olmuş olacak ancak; eğer durmaz devam edersek o zaman da CEZZİM ortadan kalkmış olacaktır. Buna göre SÜKUN’u arızın tanımına bir kez daha bakalım: Durduğumuz da var olan fakat durmadan okumaya devam edersek ortadan kalkan SÜKUN’e , ARIZ SÜKUN denir.
Meddi Arızı üç başlık altında inceleyebiliriz:
a) Kelimenin SONU ÜSTÜN İle biterse, bunu üç çeşitten biri ile okuyabiliriz:
1) TUL ile okuyabiliriz: Dört elif miktarı uzatmaktır.(Yani dört elif miktarı çekerek okuyabiliriz)
2) Tevessüt ile okuyabiliriz: (İki veya üç elif miktarı uzatarak okumaya denir.)
3) Kasr ile okuyabiliriz: (Buda bir elif miktarı okumaktır.)
Şimdi bir örnek yazalım. Biz bu örneği yukarda ki üç şekilden biri ile okuyabiliriz:
Bakınız bu kelimenin sonu üstün ile bitmiş. Fakat Biz Kur’an-i Kerim-i okurken burada duracak olursak, sonu CEZZİMLİ olur. Yani sonu SÜKUN olur. Bu kelimeyi ister tul, ister tevassut ve istersek kasr ile okuyabiliriz.
b) Kelimenin SONU ESRE İle biterse , bunu dört ayrı çeşitten biri ile okuyabiliriz:
1) Tul ile okuyabiliriz.
2) Tevassut ile okuyabiliriz.
3) Kasr ile okuyabiliriz.
4) Revm ile okuyabiliriz. Peki REVM ne demektir : Gizli bir ses ile harekeyi talep etmeye denir.Revm yapılacak kelimenin sonunu okurken sesinizin üçte ikisi gidip,geri kalan üçte biri ile kelimenin sonundaki esre veya ötre olan harekeyi okumaya denir.Yalnız bu hareke tam bir hareke olmayıp, harekeye işaret eden küçük bir uygulamadır.
Şimdi bunu (b şıkkını) örneklerle görelim :
Sonu “Esre “ ile bittiği için, yukarda ki dört ayrı şıktan birine göre okuyabiliriz.
c) Kelimenin SONU ÖTRE İle biterse , bunu da yedi çeşit okuyabiliriz: Bunları görelim:
1) Tul ile okuyabiliriz.
2) Tevassut ile okuyabiliriz.
3) Kasr ile okuyabiliriz.
4) Tul ile işmamı birlikte okuyabiliriz.
5) Tevassut ile işmam birlikte okuyabiliriz.
6) Kasr ile işmam birlikte okuyabiliriz.
7) Revm ile okunur birlikte okuyabiliriz. Şimdi de bunu örneklerle görelim:
Hemen İŞMAM’ın tanımını yapalım: SÜKUN’dan sonra dudakları (uçlarını birbirine bitiştirmeyerek) yummaya denir. İşmam sadece ötrede olur. Kelimenin sonunda bulunan ötre harekesine dudaklar ile işaret etmektir. Kısaca sükundan sonra ötreye işaret edilerek dudakların ileriye doğru toplama işlemine işmam diyoruz.
Bir kez daha net bir şekilde belirtelim; TÛL : Dört elif miktarı uzatarak okumaktır. | TEVASSUT: İki veya Üç elif miktarı çekerek uzatmaktır. | KASR: Bir elif miktarı çekerek okuma şekline denir. Bir elif miktarını da daha önce geniş bir şekilde anlattık.
8) MEDD-İ LÎN :
Tanım: Lin harfinden sonra sebebi medden SÜKUN gelirse Meddi Lin olur. Ancak önce lin harflerini görelim: Bunlar iki tane olup VAV ve YA Harfleridir. Peki Meddi Lin ne zaman olur? Bu iki harften biri bir kelimede sakin (Yani CEZZİMLİ) olarak bulunur ve kendilerinden önceki harfin harekesi de ÜSTÜN olarak gelirse Meddi Lin olmuş olur. Örneklerle görelim:
Dikkat etti iseniz lin harflerinden önceki harflerin harekesi de “ÜSTÜN” olarak gelmiş. Şayet biz bu kelimeleri durmayarak okursak sonlarında ki tenvin ve harekeleri de okuruz. O takdirde de Meddi lin olmaz. Fakat duracak olursak sonunda ki tenvin ve harekeler sakin (cezzimli) olmuş olur ve bu durumda da Meddi lin meydana gelmiş olur. Meddi linin Meddi caizdir. Yani alimler ne kadar uzatılacağı noktasında ihtilaf etmişlerdir. Bunun için vacip değil caiz olmuştur.
Buna göre bizler Medd-i Lin’i iki başlık altında inceleyeceğiz;
a) Lin harfinden sonra gelen SÜKUN LAZIM SÜKUN gelirse iki şekilde okunur:
1) Tul olarak okunur.( Dört elif miktarı uzatılarak okumak.)
2) Tevassut olarak okunur.( İki veya üç elif miktarı çekilerek okunur.)
b) Lin harfinden sonra gelen SÜKUN, ARIZ SÜKUN ise bu durumda da Medd-i Arızı nasıl okuyorsak bunu da öyle okumuş oluruz.Kısaca belirtecek olursak ;
1) Sonu üstün ile biterse üç vecih(çeşit) caiz olur.Tul,tevassut ve kasr.
2)Sonu esre ile bitrerse dört vecih caiz olur.Tul, tevassut, kasr ve revm.
3)Sonu öter ile biterse yedi vecih caiz olur.Tul,tevassut,kasr, tul ile işmam, tevassut ile işmam,kasr ile işmam bir de revm ile okuyabiliriz.
Burada yeni bir tecvid bölümüne başlıyoruz. Ancak öncelikle Tenvin ve Nun’u Sakini görmeliyiz.
a) TENVİN : İki ötre, iki esre ve iki üstüne denir :
b) NUN’U SAKİN : Cezzimli Nun harfine denir :
9) İHFA:
Tanımı; Tenvin veya nunu sakinden sonra ihfa harflerinden biri gelirse, ihfa olur. İhfa yapılırken genizden bir sesin gelmesi gerekiyor. İhfanın esası budur. Bazen arkadaşlar genizden ses getirdiklerini sanarak yanlış bir uygulama yapıyorlar. Bunun doğru yapılıp yapılmadığını şöyle anlayabiliriz. Sesimizi genizden getirirken burnumuzu sıkalım. Şayet ses kesilir ve burun tıkanırsa ihfa olur. Yoksa ses hala geliyorsa o zaman ihfa olmaz ama biz ihfa yaptığımız zannederiz. Şimdi ihfa harflerini görelim: İhfa harfleri 15 tane olup yazacağımız beytin ilk harfleridir:
Şimdi bu harfleri tek tek yazalım:
Şimdi ihfanın bir kez daha tanımını yapalım: Tenvin veya nunu sakinden sonra bu onbeş harften biri gelirsen ihfa olur. İhfanın genizden gelen bir ses olduğunu belirtmiştik. Örnekleri görelim:
Bu örneklere dikkat edelim. İlk örnekte nunu sakin dediğimiz cezzimli nun gelmiştir. Onun hemen arkasından da ihfa harflerinden gelmiştir. Öyle ise ses genizden getirilerek ve birazda tutularak okunur. İkinci örnekte ise tenvinden sonra harfi gelmiştir. Bu takdirde yine ses genizden ve tutularak okunur. Üçüncü örnekte aynı şekilde okunur.
10) İZHAR :
Tanım: Tenvin veya nunu sakinden sonra izhar harflerinden biri gelirse “ izhar “ olur.
İzhar harfleri altı tane olup aşağıya yazdığımız beytin ilk harflerinden meydana gelir.
Şimdi bunları açık olarak olarak yazalım:
Bunları örneklerle birlikte görelim:
Dikkat ederseniz burada ilk örnekte tenvinden sonra izhar harflerinden harfi gelmiştir. İkinci örnekte de nunu sakinden (cezzimli nundan) sonra üçüncü örnekte de nunu sakinden sonra izhar harflerinden üçüncü örnekte de nunu sakinden sonra izhar harflerinden harfi gelmiştir. Gürüldüğü gibi bu üç örnekten sonra izhar harfleri gelmiştir. İzharı okurken ihfa gibi genizden ve tutularak değil de ; (tenvin ve nunu sakinden sonra gelen izhar harfi olursa) süratli bir şekilde okunur ve hiçbir şekilde tutulma olmaz .
11) İKLÂB :
Tanım: Tenvin veya nun’u sakinden sonra harfi gelirse iklab olur. Peki bu iklab nasıl okunur? Şimdi örneklerde göreceğimiz gibi tenvin ve nun’u sakinden sonra “be” harfi gelirse ; “ be ” den önce gelen tenvin veya nunu sakin mim harfine çevrilerek okunur. Örneklerle görelim:
Bakınız birinci örnekler orijinal kelimelerdir. Ok işaretinden sonra gelen bölüm ise Kur’an-ı Kerim okunurken, tecvitli olarak nasıl okunacağını gösteren bölümdür. Sanıyorum ki “nun” ve “tenvin” ’in “ mim” harfine çevirilişini sizde fark ettiniz.
DİKKAT: Tenvin ve Nunu sakinin’in “mim” harfine çevrilerek okunduğunu gözden kaçırmayın, zira bu tecvidin amacı da zaten budur.
12) İDĞAMI MAAL ĞUNNE
Tanım: Tenvin veya nun’u sakinden sonra “yemnu” harflerinden biri gelirse idğamı maal ğunne olur. Bu harfleri açık olarak yazalım: yalnız buradan; harfleri tenvin veya nun’u sakinden sonra gelirse o zaman “ğunneli idğam “ olur.
İDĞAM : Birbirinin aynı veya aynı cinsten olan ( buna birbirlerine yakınlığı olan ) harflerden birincisini diğerine katmaya İDĞAM diyoruz. Bu bazen tam idğam olur bazen de eksik idğam olur.
Örneklerle görelim:
Ok işaretinin sağında ki bölümler Kur’an-i Kerim de ki orijinal örneklerdir. Fakat sol taraftaki kısımlar ise bizim, sağ tarafta yazılı olan bölümü tecvitli olarak nasıl okumamız gerektiğini göstermektedir. Lakin şu farklılığa dikkatinizi çekmek isterim: Nun’u sakinden sonra ve bir kelime içinde gelirse dğamı maal ğunne olmaz. İZHAR gibi okunurlar. Örnekleri görelim:
Bakınız burada ki nun’u sakinleri kırmızı ile belirttim. Fakat nun’u sakinden sonra gelen vav ve ya harflerinden dolayı burada idğam yapılmaz. Sadece burayı okurken izhar varmış gibi okuruz. Kısaca söylemek gerekirse YAZILDIĞI GİBİ okunur.
13) İDĞAM-I BİLAĞUNNE:
Tanım: Tenvin veya nunu sakinden sonra “lam” ve “ra” harflerinden biri gelirse idğamı bila ğunne olur. Burada da idğam var, fakat burada tutulma olmaz ve hemen suratli bir şekilde geçilir. Örneklerle görelim:
Burada daha önceki örneklerde görüldüğü gibi okun sağında ki bölüm Kur’an-i Kerim’de geçen orijinal örneklerdir. İşaret okunun solunda ki bölüm ise, sağdaki bölümü tecvitli olarak nasıl okumamız gerektiğini gösteren bölümdür.
14) İDĞAMİ MİSLEYN :
Tanım: Aynı harfin iki defa arka arkaya gelerek, birincisinin sakin (cezzimli) ikincisinin harekeli olarak gelmesi durumunda birincisi ikincisine katılarak okunur. İşte biz buna idğamı misleyn diyoruz. Burada bir noktayı önemle belirtelim ki ; eğer mim ve nun harfleri birbirleri arkasından gelirse o zaman idğamı misleyn maal ğunne olur. Yani ğunneli idğam olur. Örneklerle görelim :
ok işaretinin sağında ki bölümün Kur’an-i Kerim deki orijinal bölüm olduğunu , solunda ki bölümün ise sağdaki kısmın tecvitli okunuşu olduğunu biliyorsunuz . Evet , bakınız arka arkaya gelen bu iki harf, okunurken, solda ki bölüm de olduğu gibi, şeddeli okunduğunu ( ama bunun yazılmadığını , sadece tecvitli olarak öyle okunduğunu) anlamışsınızdır. Bir de “nun” harfi yine “ nun “ harfine uğrarsa (yani iki nun arka arkaya gelirse) o zaman idğami misleyn maal ğunne olur. Bunu biraz tutarak okuruz. Örnekle görelim :
Bu iki örneğe bakınız, arka arkaya gelen iki nun , okunurken sanki şeddeli bir nunmuş gibi okuruz.
15) SAKİN MİM’İN (CEZZİMLİ MİM ) ÜÇ HALİNİ GÖRELİM:
1)Sakin mim, mim harfine uğrarsa İdğami Misleyn Maal Ğunne olur :
Bu kısmı okurken “ mim harfi, mim harfine uğradığı için, ğunneli ve tutularak okunur.
2) Sakin mim, “Be” harfine uğrarsa Dudak ihfası ( ihfayı şefeviye) olur:
Efendim, burada kırmızı ile yazılmış “ mim “harfi okunurken “be “ harfine hemen geçilmez ve burada bir buçuk elif miktarı tutularak(ama dudaklar önde tutulur) sonrada okumaya devam edilir.
3) Sakin mim , yukarda ki iki harfin dışında ki harflerden birine uğrarsa İZHAR olur:
Biliyoruz ki İzhar, okunurken hiç beklemeden okumaya devam etmektir. Yani tutma olmak.
16) İDĞAMI MÜTECANİSEYN:
Tanım: Mahareçleri ( çıkış yerleri ) bir olan, fakat sıfatları başka olan harfler birbirine uğrarsa İdğamı Mütecaniseyn olur. Bu tecvidi görürken, mahreçlerinden dolayı, harflerini üç başlık altında inceleyeceğiz:
1) “Tı” , “Dal” , “Te” > harfleri. Bu harflerden hangisi önce gelirse, önce gelen harf arkasından gelen ikinci harfe çevrilerek okunur. Şimdi bunu örneklerle görelim:
Solda ki Şeddeli olan bölüm, tecvitli okuduğumuz da ağzımızdan çıkması gereken okuma şeklidir. Fakat Kur’an-i Kerim’de ise sağda ki gibi yazılır ama okurken solda ki gibi okunur.
2) “Zı” , “Zal” , “Se” > harfleri. Öncekinde olduğu gibi bunda da, bu harflerden hangisi önce gelirse, daha sonra gelen harfe dönüşerek okunur. Örneklerini görelim:
bakınız birinci bölümde ki “ zal” harfi “ zı “ harfine ; “ se” harfide “ zal” harfine nasıl dönüşmüş. Tabi ki biz okurken şeddeli imiş gibi okuruz. Yani solda ki gibi okuruz.
3) “ be” , “mim” > harfleridir. Fakat burada önemli olan bir nokta var; Mutlaka “ be” harfi önce gelmeli. “mim “ harfi önce gelirse olmaz: Aşağıda “ be “ harfinin “mim” harfine çevrilerek şeddeli bir şekilde okunduğunu görüyorsunuz. Yazıda yok ama okurken şeddeli okuruz.
17) İDĞAMI MÜTEKARİBEYN:
Tanım: Mahrecinde ( çıkış noktasında) ve sıfatında yakınlığı olan harfler birbirlerine uğrarsa İdğamı Mütekaribeyn olur. İdğamı Mütekaribeynin harflerini de iki başlık altında inceleyebiliriz:
1) “Lam “ ve “Ra” > harfleridir. Bu harflerden “Lam “ harfi mutlaka önce gelir. Lam sakin , “Ra” harfi harekeli olur. Ve lam harfi “Ra” harfine çevrilerek okunur. Örnekle görelim:
2) “Kaf” ve “Kef” > harfleridir. Bu harflerden de “Kaf” harfi “ Kef “ harfinden önce gelir. Bütün idğamlarda olduğu gibi birincisi sakindir. İkincisi ise harekelidir. Sakin olan ilk harf daima ikinci harfe idğam (katılarak, çevrilerek) okunur.Bu bölümde de “Kaf” harfi “Kef “ harfine çevrilerek okunacaktır. Örnekle görelim:
Gördüğünüz gibi “kaf” harfi tecvitli okunurken, ok işaretinin solunda şeddeli bir “kef “ harfine dönüşmüştür. Burada bir noktaya çok dikkat etmek lazım. İDĞAMLARDA KALKALE yapılmaz. Mesela yukarda ki örnekte sakin olan “ kaf “ harfinde kalkale olmaz. Neden ? Çünkü idğam durumunda olduğu için burada idğam yapılır, kalkale yapılmaz. Buna dikkat etmek lazım.
18) İDĞAM-I ŞEMSİYYE:
Tanım: Şemsi harfler 14 tanedir. Lam-ı tarif dediğimiz "EL" takısı bu harflerden biri ile başlayan bir kelimenin başına gelirse, o takdirde el takısı okunmaz ve el takısından sonra gelen kelime de şeddeli olarak okunur.Şimdi bu ondört harfi görelim:
Bu harflerin kolay hatırda kalması için oluşturulan beyti de yazalım:Yazdığımız bu beytin ilk harfleri idğam-ı şemsiyye harfleri olmuş oluyor:
Bir kelime bu ondört harften biri olan "nun" ile başlarsa o takdirde idğam-ı şemsiyye maal ğunne olur.Bu şu demektir: Bizler bu şeddeli "nun" u okurken bir elif miktarı tutarak okuruz.Yani ğunne yaparak okuruz. Örnekleri görelim:
"El" takısı "nun" harfinin dışında kalan diğer ondört harfle başlayan bir kelimenin başına gelirse o takdirde idğam-ı şemsiyye bila ğunne olur.Bu şu demektir:Ğunne yapılmadan ve de tutulmadan seri bir şekilde okunacak demektir.Örneklerle görelim:
Örneklerde görüldüğü gibi " elif lam" takısı dediğimiz " el takısı" şemsi harflerle başlayan kelimelerin başına geldiği için okunmamış ve "el " takısından sonra gelen kelime de şemsi harfler başladığı için şeddeli olarak okunmuştur.
19) İZHAR-I KAMERİYYE:
Tanım: ameri harfler 14 tanedir.Lam-ı tarif dediğimiz "EL" takısı bu harflerden biri ile başlayan bir kelimenin başına gelirse, o takdirde el takısı okunur. Şimdi bu ondört harfi görelim:
Bu harflerin kolay hatırda kalması için oluşturulan beyti de yazalım:Yazdığımız bu beytin tüm harfleri izhar-ı kameriyye harfleri olmuş oluyor:
Şimdi örneklerle birlikte görelim:
Örneklerde görüldüğü gibi " elif lam" takısı dediğimiz " el takısı" kameri harflerle başlayan kelimelerin başına geldiği için "el " takısının okunduğunu görüyorsunuz.Kırmızı renk ile renklendirme yaptığımız harflerin kameri harfler olduğunu görüyorsunuz.
20) KALKALE:
Tanım: Kalkale harfleri dediğimiz; kaf , tı , be , cim ve dal harfleri kelimenin ortasında veya sonunda sakin olarak (Cezzimli olarak) gelmeleri halinde ses olarak vurgulu okunmasına kalkale diyoruz.Beş harften oluşan kalkale harfleri şunlardır:
Bu beş harfin daha kolay ezberlenip hatırda tutulması için oluşturulan kelime gurubu ise:
şeklindedir.Latin harfleri ile de yazalım; (Kutbu cedin). Şimdi bu tecvidin örneklerini görelim:
21) HÜKMÜRRA:
Tanım: “Ra” harfinin okunuşu: “Ra” harfi bazen kalın, bazen ince ve bazen de hem ince ve hem de kalın okunabilir. Şimdi bunları görelim:
a) “Ra“ Harfinin “KALIN“ okunduğu yerler:
1)“Ra” harfi “ötre” veya “üstün“ olduğu zaman. Örnek:
2)“Ra” harfi sakin (Cezzimli) olup, kendinden önceki harfin harekesi “üstün “ veya “ötre “ olursa o zaman da kalın okunur. Örnek:
3)“ Ra” harfi sakin olup kendinden önceki harfte “esre “ olsa ince okunur AMA, sakin olan “ra” harfinden sonra, eğer “Hurufu İstiladan (kalın olarak okunan harflerden)biri üstün ve ötre olarak gelirse kalın okunur.Bu harfler:
Bu harflerin kolay ezberlenmesi için, bunları beyit haline getirmişler.Böylece daha güzel öğrenilmiş ve akılda kalması sağlanılmış oluyor. Bu beyti de yazalım:
İşte sakin olan "ra"harfinden sonra bu huruf’u istila harfinin HAREKESİ de üstün veya ötre olursa , o zamanda “ ra” harfi KALIN okunur.Örneklerle görelim:
4) “Ra“ harfi sakin olup kendinden önceki harfin hareksi arız (değişken ) olursa o zaman da kalın okunur. Örnek:
5) “Ra“ harfi sakin olsa ve "ra" harfinden önceki harfin harekesi de sakin olsa , daha önceki harfin harekesine bakılır , üstün ve esre olması durumunda da” ra” harfi kalın okunur. Örnek:
b) “Ra” harfinin "İNCE" okunduğu yerlere gelince:
1) “Ra” harfi “esre” olduğu zaman ince okunur. Örnek:
2) “Ra” harfi sakin olup bir önceki harfin harekesi esre olursa yine ince okunur:
3) “Ra “ harfi ve ondan önceki harf sakin olursa daha önce ki harfe bakılır.” Esre “ise İnce okunur. Örnek:
4) “Ra” harfi sakin olup bir önceki harfte “lin “ harfi olsa o zaman da “Ra “ harfi ince okunur:
c) “Ra” harfinin "ince" ve "kalın" okunabileceği yerler de şunlardır:
1) “Ra” harfi sakin olup bir önceki harfin harkesi de esredir. Bu durumda “Ra “ harfi ince okunur FAKAT sakin olan” Ra “harfinden sonra , hurufu istiladan biri gelir ve onun da hareksi ESRE olursa o zaman da hem ince ve hem de kalın okunabilir. Örnek:
2) “Ra“ sakin olup önceki harf “ Sad” ve” Tı “ harfleridir ve bunlar da sakindir. Bu sakin olan iki harften önceki harfte ESRE’dir. Biz böyle bir kelimede durmak istersek o zaman “ Ra “harfini hem ince ve hem de kalın okuyabiliriz. Örnek:
3) Vakıf durumunda da( yani durduğumuz zaman) “ra” harfi hem ince ve hem de kalın okunur.Örneklere bakalım:
gibi. Aslında bunları kalın okunması gerektiği yukarda zikredildi. Fakat bu kelimelerin ince okunması da mümkündür.Çünkü bu kelimelerin asılları :
yazıldığı için hem ince ve hem de kalın okunabilir.
22) LAFZATULLAH : (Allah İsminin okunuşu)
Allah isminden önceki harfin harekesi “ötre “veya “üstün” ise Allah ismi kalın okunur. Örnek:
Allah isminden önceki harfin harekesi “esre” olursa o zamanda ince okunur. Örnek: ve gibi.
23) ZAMİR:
Tanım: Bir ismin yerini tutan kelimeye zamir diyoruz. Tecvid ilmindeki zamir müfret (tekil) ,müzekker(erkek) ve de gaib (burada olmayan 3.tekil erkek şahıs) olarak gelen zamirdir. Kelimenin Arapca’daki karşılığı zamiridir. Zamirin okunuşu ise şöyledir:
Bir kelimenin sonunda zamir gelmiş ve bu zamirden önceki harfin harekesi de harekeli olarak bulunmuş ise, o takdirde zamir okunur.Zamirin okunması demek şu anlama geliyor:Bir elif miktarı uzatılarak okunur.Örneklerle birlikte görelim:
Burada kırmızı ile yazdığımız harflerin hepsi zamirdir.Dikkat ederseniz zamirlerden önce gelen tüm harflerin harekesi vardır.İşte bu takdirde bizler bu zamirleri okurken bir elif miktarı uzatarak okuruz.
Ancak Kur’an-i Kerim’de bulunan şu iki kelime zamir olmadığı için bir elif miktarı uzatılarak okunmazlar.
Alak suresi ( 96/15) ,Ahzap suresi(33/60) ve Hud suresinde(11/91) geçen bu ayetleri de yazalım:
Bu ayetlerde geçen ve kırmızı ile yazmış olduğumuz harfler zamir olmadığı için çekilmezler. Zamirlerden önce gelen kelime harekeli değil de sakin (harekesiz veya cezzimli) olarak gelirse o takdirde bu zamir olan harf uzatılarak okunmaz. Örneklerini görelim:
Birlikte örneklere bakalım: Mavi olarak yazmış olduğumuz zamirlerden önceki harflerin hiç birinin (Kırmızı ile yazmış olduğumuz harflerdir.)harekesi yoktur.Bakınız onların bir kısmı cezzimli bir kımı ise harekesizdir.(Biz her ikisine de sakin diyoruz) İşte bu takdirde buradaki zamirlerin hiç biri uzatılarak okunmaz. Seri olarak okunur ve geçilir.
Not: Ancak furkan suresi (25/69) geçen ( ) kelimesindeki zamir bir elif miktarı uzatılarak okunur.Bu Ayet-i Kerime’yi de aşağıya alalım:
Gördüğünüz gibi kırmızı olarak yazmış olduğumuz bu zamir diğerlerinin aksine, kendinden önceki harf sakin olmasına rağmen uzatılarak okunur.Bu da Kur’an-i Kerim’de sadece bir yerde geçtiği için buraya almayı uygun gördük.
24) SEKTE:
Tanım: Kelime anlamı olarak susmak ve iki ses arasını nefes almaksızın ayırmak demektir.. Geniş anlamı ile sekte nefes almadan sesi kesmeye denir.Sesin kesilme süresi ise okuyuş tarzımıza bağlıdır.Ancak normal bir okuyuş tarzına göre bir elif miktarı kadar geçecek bir zaman, nefes almaksızın susulmasına sekte diyoruz.Lakin az önce belirttiğimiz gibi üç okuyuş tarzına göre(Tahkîk:Ağır okuyuş; Tedvir:Orta halli okuyuş; Hadr ise hızlı okuyuş şekline denir.) sektenin duruş zamanı değişir. Kıraat İmamız Asım’a göre Kur’an-i Kerim’de dört yerde sekte vardır.Bunları, geçtikleri ayetlerle birlikte görelim:
Kefh suresinin birinci ve ikinci ayetini görüyorsunuz.Birinci ayetin sonu ile ikinci ayetin başındaki kelimeleri mavi olarak yazdık.Birinci kelimeyi okuduktan sonra ikinci ayetin başındaki "kaf " harfine geçmeden önce normal bir okuyuş tarzı ile okuyorsanız bir elif miktarı uzatılacak bir zaman nefesinizi tutarak sessizce kalmalısınız.Sonra da okumaya devam etmelisiniz.İşte bu uygulamaya bizler sekte diyoruz.Sanıyorum sizin de dikkatinizden kaçmamıştır.Birinci kelimenin sonundaki kırmızı renkte yazmış olduğumuz tenvinli elifi "ivecen" diye okuduktan sonra bir elif miktarı nefes almadan sessizce bekledikten sonra ikinci kelimenin başındaki kırmızı ile yazdığımız kaf harfi başlayan "kayyimen" kelimesini okuyarak devam ediyoruz.
1)
Yasin Suresinin 52.ayetini okurken yeşil renkteki birinci kelime (mim merkadina)bittikten sonra ses ve nefesi bir elif miktarı keserek sessizce bekleriz. Daha sonra da mavi olarak yazmış olduğumuz ikinci kelimeyi (heza) okuyarak devam ederiz.
2)
Kıyame Suresinin 27 ayetini de okurken bir önceki örnekte olduğu gibi birinci kelimeyi (men) okuduktan sonra ses ve nefesimizi bir elif miktarı zaman geçecek kadar bekler daha sonra da mavi olarak yazdığımız ikinci kelimeyi (râk) okumaya devam ederiz.
3)
Son olarak Mütaffifin Suresi 14.ayeti görelim. Burada yeşil olarak yazdığımız birinci kelimemizi (bel) okuduktan sonra bir elif miktarı geçecek kadar bir süre bekliyoruz.Daha sonra da mavi olarak yazdığımız (râne)kelimesini okuyarak yukarıdaki örneklerde olduğu gibi devam ederiz.
4)
Cyber-iSLaM tarafından derlendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız bizim için önemlidir.