28 Ağustos 2012 Salı
27 Ağustos 2012 Pazartesi
Tecvid Dersleri
Tecvid Dersleri
Tecvid dersleri online oku indir izle...
"Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane (tertil üzere) oku." (Müzemmil 4)
KURAN OKUYUŞ ŞEKİLLERİ
Tecvid ve Kırâet ilmi kitaplarında Kur’ân kırâeti üç mertebe üzerine sınıflandırılmıştır: Bunlar tahkîk, tedvir ve hadr’dır.Bir elif iki fetha miktarı demek olduğuna göre
Asım, Hamze, Nafi’den Verş kırâetleri tahkik; İbnü Amir, Kisâi haleful aşir kırâetleri tedvir; diğerleri hadr tarzındadır.
Fakat bunların hiçbirinde bir harf veya harekenin hakkı çiğnenecek şekilde okunmak caiz olamayacağı için, asıl mânâsıyla tertil kırâetlerin hepsinde şarttır. Kırâetleri böyle hadr ve tedvir şeklinde kısımlara ayırmaya cevaz veren ise gelecek olan Kur’ân’dan size kolay geleni okuyun. emridir.
Tahkik : Munfasıl ve muttasıl meddi dört elif miktarı (veya beş elif miktarı) çekecek şekilde gayet ağır bir ahenk ile okumaktır.
İbretlik Resimler
Tusunami Allah yazıyo
Sübhaneke
Sübhaneke
1) Her namazın ilk rek'atınde iftitah tekbirinden sonra,
2) İkindi namazının sünnetinde üçüncü rek'ate kalkınca fatihadan önce,
3) Yatsı namazının ilk sünnetinde üçüncü rek'ate kalkınca fatihadan önce,
4) Teravih namazı dört rek'atte bir selâm verilerek kılınıyorsa üçüncü rek'ate kalkıldığı zaman fatihadan önce.
5) Cenaze namazında birinci tekbirden sonra.
Okunduğu yerler:"Subhâneke'l-lâhumme ve bi-hamdike. Ve tebâra ke'smuke ve teâlâ cedduke (ve celle senâuke) ve lâilâhe ğayruk."
.
(Allah'ım! Sen eksik sifatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka ilah yoktur.)
NOT: Parantez içindeki "Ve celle senâük" cümlesi cenaze namazında okunur.
1) Her namazın ilk rek'atınde iftitah tekbirinden sonra,
2) İkindi namazının sünnetinde üçüncü rek'ate kalkınca fatihadan önce,
3) Yatsı namazının ilk sünnetinde üçüncü rek'ate kalkınca fatihadan önce,
4) Teravih namazı dört rek'atte bir selâm verilerek kılınıyorsa üçüncü rek'ate kalkıldığı zaman fatihadan önce.
5) Cenaze namazında birinci tekbirden sonra.
26 Ağustos 2012 Pazar
25 Ağustos 2012 Cumartesi
Kul hakkının telâfisi
“Kul hakkına giren günahlar nelerdir? Helâlleşme kişiyi daha çok günaha sokacaksa, fitneye, kavgalara sebep olacaksa nasıl yapılmalıdır? Bundan kurtulmanın yolu yok mu? Vicdanen her gün ölüyorum.”
İki türlü kul hakkı vardır:
1- Kişiye maddî olarak zarar vermek.
2- Kişiye manevî olarak zarar vermek.
2- Kişiye manevî olarak zarar vermek.
Maddî zarar ödenir; manevî zarar telâfi edilir ve her iki halde de helâlleşilir.
Aslında çoğu zaman manevî hasarın telâfisi maddî hasarı ödemekten çok daha zordur.
Aslında çoğu zaman manevî hasarın telâfisi maddî hasarı ödemekten çok daha zordur.
Meselâ gıybetin açtığı manevî hasarı nasıl telâfi edip helâlleşeceksiniz? En iyisi gıybet yapmamaktır. Çünkü telâfi edilip helâllik alınmadığında, yapan kişinin salih amellerine büyük hasar veriyor. Salih ameli yiyip bitiriyor.
23 Ağustos 2012 Perşembe
22 Ağustos 2012 Çarşamba
9. Günlerin Uğursuzluğu İnancı:
Yanlış inanışlarından biri de haftanın bazı günlerinin uğurlu bazı günlerinin de uğursuz sayılmasıdır. Oysa İslâm'da günün güne üstünlüğü yoktur. Günler, gün olması bakımından birbirinin aynıdır. İnsan dilediği günde iş yapar. Dilediği zaman da seyahate çıkar. Akıllı ve inançlı bir müslüman şu gün çalışmaz, şu gün işe başlamaz, hurafelerine kanmamalıdır. Ama ne yazık ki halkımızdan bazıları bu uydurmalara kanmaktadır. Haftanın bazı günlerini uğurlu, bazı günlerim uğursuz ve bazı günlerinde de çalışmayı günah saymak, uzmanlara göre, yahudi ve hıristiyan adetlerinden geçmiştir. Gerçekten de hıristiyanlar Salı gününü uğursuz, Pazar günü de çalışmayı günah sayarlar. Yahudiler ise Cumartesi günü çalışmazlar. Halbuki İslâm dininde, sadece istirahat ve ibadet saatları dışında devamlı olarak çalışmak tavsiye edilmiştir. Buna rağmen çalışmaktan en çok kaçar hale de biz gelmişiz. Bir sürü hurafeye kanarak adeta haftanın günlerini çalışmamak için parsellemişiz. Günlere hurafeler o kadar karışmış ki bazı günlerin hangi saatinde hangi iş yapılmalı veya yapılmamalı o dahi tesbit edilmiştir. İşte böyle hurafe kitaplarından biri olan ve "Seyyid Süleyman El-Hüseynî" tarafından kaleme alınan "KENZ'ÜL-HAVAS" adlı kitaptan naklen M. Şemsettin (Günaltay) şu örneği veriyor. Pazar gününe ait vakitler hakkında: Saat l: Güneş saatidir, bu saatte sevgi ve dostluk kabul olup kral ve hükümdarlar nezdine girebilmek için dualar okumak ve yazmak uygundur.Yeni elbiseler giymek münasiptir. Saat 2: ZÜHRE (Venüs)e mahsus olan kötülenmiş bir saattir. Bu saatte hiçbir şey yapılmamalıdır. Saat 3: UTARİT saatidir. Bu saatte yola çıkmak iyidir. Ayrıca insanların kalp ve gönüllerim celbetmek ve bunlara benzer işleri yapmak için okuma ve yazma saatidir. Saat 4: AY saatidir. Bu vakitte bir şey alıp satmak iyi değildir. Hiçbir şeye yaramaz. Saat 5: ZUHAL (Satürn)e mahsus bir saattir. Tefrika ve fitne çıkarma, arabozma ve düşmanlık yapmak için uygun bir saattir. Saat 6: MÜŞTERİ (Jüpiter)ye nisbet edilen bir saattir. Bu saat kral, hükümdar ve devlet erkanından ihtiyaç talebinde bulunmaya uygundur. Saat 7: MERİH (Mars)a ait bir saat olduğundan uğursuzdur. Bu vakitte hiçbir şey yapılmaz. Saat 8: ŞEMS (Güneş)a ait bir saittir. Bu vakitte her türlü hacetin karşılanması için çalışmak uygundur. |
21 Ağustos 2012 Salı
Başarının ana sırrı
Başarının ana sırrı | |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Din büyüklerimiz, bize ne söylenmişse, onu en iyi yapmaya çalışmanın önemini, ama kendi kafamıza göre asla bir şey yapmamak gerektiğini bildiriyor. Dünyada da, âhirette de başarılı olmanın birinci kuralı, ehil olan birine tâbi olmak ve onda kararlı olmaktır. Onun dediklerini anlamak ve yapmaktır. Başarının sırrı budur. Çünkü kararlı yapılan iş, kararsız iş gibi çürük olmaz. (Şunu mu, bunu mu yapayım) demek yerine, tereddütlü işi bırakmalı, gidip en kötüsü de olsa tereddütsüz olanı yapmalı. İslamiyet’te bu tereddüt, kökünden yok edilmiştir. Bunun ilacı sormak, istişare etmektir. Artık ondan sonra, (Bu nasıl olur, nasıl olmaz) tartışması yapılmaz. Elden geldiğince, en iyi şekilde uygulanır. Merhum hocamız bu hususta buyuruyor ki: (Eğer soran Allah için sorar, cevap veren de, Allah için cevap verirse, cevap yanlış da olsa, Cenâb-ı Hak onu düzeltir, hayra tebdil eder, neticesi hayırlı olur.) |
19 Ağustos 2012 Pazar
18 Ağustos 2012 Cumartesi
Melekleşmenin yolu anne ve babaya saygıdan geçer
Ahmet Bey: “Annem benimle konuşmuyor. Görüşmek istemiyor. Telefonlarıma cevap vermiyor. Suçumu ve kusurumu akrabalarım vasıtasıyla soruyorum. Cevap alamıyorum. Biz nasıl barışacağız? Barışmadan ben veya annem ölürse sorumluluk kimde olur? Birbirimizin cenazesine gitmemiz gerekir mi?”
Anne ve baba hakkı önemlidir. Evlât olarak –Allah için- dünyada en nazik olacağımız insanların birincisi annemiz, ikincisi babamızdır. Bediüzzaman’ın veciz ifadesiyle, onlar hanemizin bereket direği, rahmet vesilesi ve musibet dâfiasıdırlar.
Onlar bize hangi tür haksızlık yapmış olurlarsa olsunlar; bizi ne tür bir muameleye tâbi tutmuş olurlarsa olsunlar; onlar tarafından en horlanan, en hakir görülen, en sevilmeyen, en çok dışlanan ne kadar biz olursak olalım; onlara saygıda kusur etmeyeceğiz. Anne veya babamızla aramızda var gözüken ve hiç bitmeyen tartışma ve sürtüşmeler, şeytanın bir tuzağı ve tezgâhıdır. Bu tuzağa gelmeyelim.
*Enes (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Anne ve babasını razı eden Allah’ı razı etmiştir. Anne ve babasını kızdıran Allah’ı kızdırmıştır.”
Ramazan Bayramı Namazının Kılınışı
Birinci Rek'at:
1) Cemaat düzgün sıralar halinde imamın arkasında yeralır ve "Niyet ettim Allah rızası için Ramazan Bayramı namazını kılmaya, uydum imama" diye niyet eder.
2) İmam "Allahü Ekber" deyip ellerini yukarıya kaldırınca, cemaat de "Allahü Ekber" diyerek ellerini yukarıya kaldırıp göbeği altına bağlar.
3) Hem imam, hem de cemaat gizlice "Sübhaneke"yi okur. Bundan sonra üç kere tekbir alınır. Tekbirlerin alınışı şöyledir:
Birinci Tekbir: İmam yüksek sesle, cemaat da onun peşinden gizlice "Allahü Ekber" diyerek (iftitah tekbirinde olduğu gibi) ellerini yukarıya kaldırıp sonra aşağıya salıverirler. Burada kısa bir süre durulur.
İkinci Tekbir: İkinci defa "Allahü Ekber" denilerek eller yukarıya kaldırılıp yine aşağıya salıverilir ve burada da birincide olduğu kadar durulur.
Üçüncü Tekbir: Sonra yine "Allahü Ekber" denilerek eller yukarıya kaldırılır ve aşağıya salıverilmeden bağlanır.
17 Ağustos 2012 Cuma
Tecvidin hükmü ve faziletleri
“Kur’ân’ı tecvidsiz okuyan sevap kazanmaz mı? Kur’ân’ı tecvidle okumanın hükmü ve faziletleri nelerdir?”
ALLAH KALBİMİZE BAKAR
ALLAH KALBİMİZE BAKAR
Bütün ibadetlerde olduğu gibi, Kur’ân okumakta da bir usul ve erkân vardır. Ama Rabbimiz bizim “yönelişlerimize” ve “kalbimizin temayüllerine” değer veriyor; bizim Allah’a yaklaşma kastıyla, eksik veya noksan da olsa ne biliyor isek, bilgimizi kullanmamızın, Cenab-ı Hak katında makbule şayan olmadığını söylemek doğru değildir. Böyle bir tavır, ibadet ruhuna da uygun düşmez. Allah Resulü (asm); “Kur’ân’ı zorlandığı halde kekeleyerek okuyana iki kat sevap vardır”1 buyururken; bizim, şöyle veya böyle Kur’ân okuyuşumuzu Allah’ın rahmetinin dışında saymamız, kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük olsa gerektir.
Temel mes’elemiz, Kur’ân’ı öğrenmek ve okumaktır. Hatalarımıza bakmadan, eksik ve kusurlarımıza aldırmadan, şunları bilmiyorum, eksik okursam/yanlış okursam günahkâr olurum demeden, “İyice öğrendikten sonra bol bol okurum” bahanesine sığınmadan okumak, okumak, okumaktır.
Bahaneler bitmez çünkü. Hatalar eksik olmaz. Şunu bilelim yeter: Kur’ân’ı bilmeyerek yanlış okumakla günahkâr olmayız. Yüce Allah’ın, kullarına öyle her hatasında azap vereceğini düşünmek, Kur’ân’ı anlamamak demektir, İslâm’ı anlamamak demektir.
Önemli olan, öğrenmeye çalışmak; öğreninceye kadar da bildiğimizle amel etmektir.
Biz öğrenmeye çalıştıkça ve bildiğimizle amel ettikçe, Cenab-ı Hak bilmediğimiz vacip bilgileri de öğrenmemize inşaallah kapı açar. Kulun, bildiği ile amel etmesi, aynı zamanda bu bilgilere sahip olmasının bir şükrü; eksik bilgilere ulaşmasının da bir talebi niteliğini taşır.
Bildiği ile amel etmemek gibi bir vahamete düşmekten Allah’a sığınalım.
16 Ağustos 2012 Perşembe
15 Ağustos 2012 Çarşamba
14 Ağustos 2012 Salı
MERKEZ EFENDİ HAZRETLERİ 3 BÖLÜM
MERKEZ EFENDİ HAZRETLERİ 1
Kadir Gecesi
Hakk'ın en şa'şaalı nûru tecelli etti.
Doğdu Kur'an güneşi, leyle-i fetret bitti.
Ramazan ayının 27. gecesi "Kadir Gecesi"dir. İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösteren, beşeriyyeti karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan dinimizin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında, Kadir gecesinde inmiştir.
Bu gece, çok şerefli ve müstesna bir gece olduğundan müstakil bir sûre ile şerefi yükseltilmiş, Kur'an-ı Kerimin 97. sûresi buna tahsis edilmiştir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
1. "Doğrusu, Biz, onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik.
2. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin?
3. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.
5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."
13 Ağustos 2012 Pazartesi
Kadir Gecesinde Nasıl Dua Edilir ?
Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: “Kadir Gecesi’nde nasıl dua edeyim dedim. Rasûlullah şu duayı okumamı söyledi: ‘Allahümme inneke afüvvün, tuhibbu’l-afve, fa’fü anni’ (Allah’ım Sen affedicisin, affı seversin beni de affeyle..
Kadir Gecesi, Kadir süresi’nde de ifade edildiği üzere, ''Kuran'ın indirildiği; bin aydan daha hayırlı olan; RAB'lerinin izniyle Ruh ve meleklerin her türlü iş için indiği; tan yeri ağarıncaya kadar esenlik, huzur ve güven kaynağı olan'' (Kadir, 97/1-5) bir gecedir. Mademki, bu geceyi bin aydan hayırlı yapan şey, Kuran'ın bu gecede indirilmesidir; öyleyse bizler bu geceyi Kur’an’ı okuma, anlama, yaşama ve yaşatma ziyafeti yapmalıyız. Kuran'ın manAsına ve tefsirine ağırlık vererek onu idrak etmeli ve yaşamalıyız. Anladıkça ve yaşadıkça onu yaşatmanın aşkını ve şevkini yaşamalıyız. ayrıca bu geceyi, nafile namaz ve duayla geçirmemiz tavsiye edilmiştir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, ''Kim inanarak ve Hak rızası için Kadir Gecesinde kalkarsa, (namaz kılar, ibadet ederse) onun geçmiş günahları affedilir.''(Buhari, Leyletü'l-Kadr, 1) buyurur.
Bin aydan hayırlı gece
Bu gece maddi ve manevi bütün nimetlerin müminin gönlüne yağdığı, iki cihanın bayram oluş müjdesinin müminin gönlünde hissedildiği, Kur’an, ibadet ve oruçla ruhun yükselişini zihnin de müşahede ettiği bir gecedir. Böylesine bir gecede, İlahi yardım ve manevi fetihler bir sağanak yağmur gibi müminin gönlünü ve zihnini serinletir. Onu dünya kaygılarından ve dertlerinden özgürleştirir. Kuran-ı Kerim'de, RABBimizin bizlere çok büyük nimetler ikram ettiğini gördüğümüzde, ALLAH'tan hatalarımız için bağışlanma dilememiz emredilmiştir.
Kadir Gecesi, Kadir süresi’nde de ifade edildiği üzere, ''Kuran'ın indirildiği; bin aydan daha hayırlı olan; RAB'lerinin izniyle Ruh ve meleklerin her türlü iş için indiği; tan yeri ağarıncaya kadar esenlik, huzur ve güven kaynağı olan'' (Kadir, 97/1-5) bir gecedir. Mademki, bu geceyi bin aydan hayırlı yapan şey, Kuran'ın bu gecede indirilmesidir; öyleyse bizler bu geceyi Kur’an’ı okuma, anlama, yaşama ve yaşatma ziyafeti yapmalıyız. Kuran'ın manAsına ve tefsirine ağırlık vererek onu idrak etmeli ve yaşamalıyız. Anladıkça ve yaşadıkça onu yaşatmanın aşkını ve şevkini yaşamalıyız. ayrıca bu geceyi, nafile namaz ve duayla geçirmemiz tavsiye edilmiştir. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, ''Kim inanarak ve Hak rızası için Kadir Gecesinde kalkarsa, (namaz kılar, ibadet ederse) onun geçmiş günahları affedilir.''(Buhari, Leyletü'l-Kadr, 1) buyurur.
Bin aydan hayırlı gece
Bu gece maddi ve manevi bütün nimetlerin müminin gönlüne yağdığı, iki cihanın bayram oluş müjdesinin müminin gönlünde hissedildiği, Kur’an, ibadet ve oruçla ruhun yükselişini zihnin de müşahede ettiği bir gecedir. Böylesine bir gecede, İlahi yardım ve manevi fetihler bir sağanak yağmur gibi müminin gönlünü ve zihnini serinletir. Onu dünya kaygılarından ve dertlerinden özgürleştirir. Kuran-ı Kerim'de, RABBimizin bizlere çok büyük nimetler ikram ettiğini gördüğümüzde, ALLAH'tan hatalarımız için bağışlanma dilememiz emredilmiştir.
SEYYID BURHANEDDIN MUHAKKIK TIRMIZI HAZRETLERİ 3 BÖLÜM
SEYYID BURHANEDDIN MUHAKKIK TIRMIZI HAZRETLERİ 1
12 Ağustos 2012 Pazar
ABDULHALIK GONCDUVANI HAZRETLERİ 4 BÖLÜM
Abdulhalık Goncduvani Hazretleri - 1
11 Ağustos 2012 Cumartesi
Câmide dünya kelâmı konuşmak
Câmilerimiz, mâbedlerimiz, mescidlerimiz ve ibâdet yerlerimiz, içimizi sonsuzluk diyârına özgü saadet ve heyecânla dolduran birer Allah evidirler. Gerçi bizim kalbimiz de Allah evidir; içinde Allah zikredilir, tefekkür edilir. Kalbimiz Allah’a dönüktür, Allah’ın nazarı her an kalbimizdedir. O halde biz boş konuşmaktan cami dışında da hayâ etmeliyiz. Câmilerin toplumun ibâdet hukuku cihetini düşündüğümüzde, oraya giren herkesin kulluk duygularına saygı duymalı ve başkalarını rahatsız etmeme nezâketini de gösterebilmeliyiz.
Câmilerde lüzûmsuz olmamak kaydıyla gerektiği zaman konuşulabilir. Toplum için ve dîn için önemli görülen her mesele, her yerde olduğu gibi, eğer lüzum hissedilmişse câmilerde de görüşülebilir. Ashab-ı Kiram (ra) döneminde devlet işlerinin, ordu ve savaş yönetiminin, fakir ve yoksullara yardım meselelerinin, zekâtın ihtiyaç sahiplerine dağıtımı ve Müslüman’ların sâir önemli işlerinin konuşulduğu, görüşüldüğü ve insanların problemlerine çözüm bulunduğu yerlerin başında câmiler gelirdi. Devlet başkanı halkına câmide hitap eder, halkının istek ve ihtiyaçlarını câmide dinlerdi. Halk günü câmide yapılırdı.
Câmilerde lüzûmsuz olmamak kaydıyla gerektiği zaman konuşulabilir. Toplum için ve dîn için önemli görülen her mesele, her yerde olduğu gibi, eğer lüzum hissedilmişse câmilerde de görüşülebilir. Ashab-ı Kiram (ra) döneminde devlet işlerinin, ordu ve savaş yönetiminin, fakir ve yoksullara yardım meselelerinin, zekâtın ihtiyaç sahiplerine dağıtımı ve Müslüman’ların sâir önemli işlerinin konuşulduğu, görüşüldüğü ve insanların problemlerine çözüm bulunduğu yerlerin başında câmiler gelirdi. Devlet başkanı halkına câmide hitap eder, halkının istek ve ihtiyaçlarını câmide dinlerdi. Halk günü câmide yapılırdı.
İmansızın Allah demesi
İmansızın Allah demesi | ||||
Sual: (La ilahe illallah diyen Cennete girer) hadisine, kâfir, münafık, mürtet, bid’at ehli de dâhil midir? CEVAP Ölçü şu: İmansız olarak ölen Cennete giremez. Kur’an-ı kerimin bazı âyetleri, diğerlerini açıkladığı gibi, hadis-i şeriflerin bir kısmı da diğerlerini açıklar. (Şartsız bildirilen hükümlerin bazı şartları vardır) ifadesi, dinimizde bir kuraldır. Müslüman olmayan kimse, kesinlikle Cennete giremez. Bir gayrimüslim, (Lâ ilâhe illallah) dese, hattâ (Muhammedün Resulullah) dese de, Cennete giremez. İmanın altı şartına inanma mecburiyeti vardır. İnanmak da yetmez, ayrıca beğenerek söylemek gerekir. Dille söylemek de yetmez, kalble tasdik etmek de şarttır. |
SEYYİD ABDULLAH ŞEMDİNİ HAZRETLERİ 3 BÖLÜM
SEYYİD ABDULLAH ŞEMDİNİ HAZRETLERİ 1
10 Ağustos 2012 Cuma
Kadir Gecesi Kaçıncı Gecedir?
Kadir Gecesi Kaçıncı Gecedir?
Kadir gecesinin, Ramazanı şerifin 20.sinden sonraki tek gecelerinde aranmasına dair müteaddit hadis şerifler varid olmuştur. Birinden itibaren tek gecelerde aranmasını tavsiye eden büyüklerimiz de vardır.
İmamı Şa'rani Hazretleri, Kadir gecesinin kaçıncı gece olduğunu, Ramazanı şerifin giriş günlerine göre şöyle tesbit etmiştir. İmamı Şarani Hazretleri 30 sene Kadir gecesiyle bu tarife göre müşeref olmuşlardır. Bir çok Allah dostuda bu usulle Kadir gecesini bulmuşlardır.
Pazar günü girerse 29.gece,
Pazartesi girerse 21.gece,
Salı girerse 27.gece,
Çarşamba girerse 19.gece,
Perşembe girerse 25.gece,
Cuma girerse 17.gece,
Cumartesi girerse 23.gece.
Kadir Gecesinin 27.Gecedir Diyenlerin Delilleri
Kadir gecesinin, Ramazanı şerifin 20.sinden sonraki tek gecelerinde aranmasına dair müteaddit hadis şerifler varid olmuştur. Birinden itibaren tek gecelerde aranmasını tavsiye eden büyüklerimiz de vardır.
İmamı Şa'rani Hazretleri, Kadir gecesinin kaçıncı gece olduğunu, Ramazanı şerifin giriş günlerine göre şöyle tesbit etmiştir. İmamı Şarani Hazretleri 30 sene Kadir gecesiyle bu tarife göre müşeref olmuşlardır. Bir çok Allah dostuda bu usulle Kadir gecesini bulmuşlardır.
Pazar günü girerse 29.gece,
Pazartesi girerse 21.gece,
Salı girerse 27.gece,
Çarşamba girerse 19.gece,
Perşembe girerse 25.gece,
Cuma girerse 17.gece,
Cumartesi girerse 23.gece.
Kadir Gecesinin 27.Gecedir Diyenlerin Delilleri
9 Ağustos 2012 Perşembe
Kadir gecesinin alametleri nelerdir?
Özellikle Kadir gecesine rastlamak için Ramazanın gecelerini nasıl değerlendirmeli?
CEVAP
Ramazanın her gecesini Kadir gecesi bilerek hareket edilirse Kadir gecesine rastlanmış olur. Her gün en az şunlar yapılmalı:
1- Yatsı namazında zammı sure olarak Kadir suresini okumalı.
2- Kadir gecesi okunacak duayı okumalı.
3- Bir iki sayfa Kur'an-ı kerim okumalı.
4- İlmihalden bir iki sayfa okumalı.
5- Az da olsa sadaka vermeli.
6- Gece seher vakti, iki rekat namaz kılıp, silsile-i aliyyeyi okuyarak, o âlimlerin hürmetine dua etmelidir.
7- Gündüzü de gecesi gibi kıymetli olduğu için gündüzleri de değerlendirmelidir.
Kadir gecesin alametleri
Kadir gecesi, açık ve sakin olur, ne sıcak, ne de soğuk olur. Ertesi sabah güneş, kızıl olup, şuasız doğar. Kadir Gecesinde köpek sesi duyulmaz diyen âlimler de olmuştur. Ubeyd bin Ömer hazretleri anlatır: Kadir gecesi denizde idim, denizin suyunu içtim, tuzlu değildi, tatlı ve hoş idi.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kadir gecesi açık ve mülayim olur. Soğuk ve sıcak değildir, sabahında da güneş zaif ve kızıl olarak doğar.) [Taberani]
CEVAP
Ramazanın her gecesini Kadir gecesi bilerek hareket edilirse Kadir gecesine rastlanmış olur. Her gün en az şunlar yapılmalı:
1- Yatsı namazında zammı sure olarak Kadir suresini okumalı.
2- Kadir gecesi okunacak duayı okumalı.
3- Bir iki sayfa Kur'an-ı kerim okumalı.
4- İlmihalden bir iki sayfa okumalı.
5- Az da olsa sadaka vermeli.
6- Gece seher vakti, iki rekat namaz kılıp, silsile-i aliyyeyi okuyarak, o âlimlerin hürmetine dua etmelidir.
7- Gündüzü de gecesi gibi kıymetli olduğu için gündüzleri de değerlendirmelidir.
Kadir gecesin alametleri
Kadir gecesi, açık ve sakin olur, ne sıcak, ne de soğuk olur. Ertesi sabah güneş, kızıl olup, şuasız doğar. Kadir Gecesinde köpek sesi duyulmaz diyen âlimler de olmuştur. Ubeyd bin Ömer hazretleri anlatır: Kadir gecesi denizde idim, denizin suyunu içtim, tuzlu değildi, tatlı ve hoş idi.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kadir gecesi açık ve mülayim olur. Soğuk ve sıcak değildir, sabahında da güneş zaif ve kızıl olarak doğar.) [Taberani]
8 Ağustos 2012 Çarşamba
7 Ağustos 2012 Salı
Oruçla İlgili Bilinmesi Gereken Çeşitli Hükümler
Unutarak yiyip içen kimse, orucunun bozulduğunu zannederek bile bile yese kendisine kaza lâzım gelir, keffaret gerekmez.
Oruçlu iken kusan bir kimse, orucunun bozulduğunu zannederek yeyip içse kaza lâzım gelir. Fakat kusmakla orucunun bozulmadığını bildiği halde yer ve içerse kendisine hem kaza hem de keffaret gerekir.
Gündüz ihtilâm olanın durum da böyledir. Ramazanda gündüzleyin uyurken ihtilâm olan kimse, orucunun bozulduğunu zannederek yeyip içse, bundan dolayı orucun kaza edilmesi lâzımdır. İhtilâm olmanın orucu bozmadığını bildiği halde kasten yerse kendisine kaza ve keffaret gerekir.
Bir kadın falan gün ayhali günümdür zannıyle orucunu bozsa, fakat o gün ayhali olmasa, eğer o günün orucuna baştan niyet etmemişse, kendisine kaza gerekir. Niyet ederek o günün orucuna başladıktan sonra orucunu bozarsa keffaret gerekir.
Dişler arasından çıkıp tükrüğe karışan kan, tükrükten fazla veya tükrüğe eşit olup yutulursa orucu bozar. Tükürükten az ise bozmaz.
Dişlerini fırçalayan kimse orucunun bozulduğunu zannederek bile bile yeyip içse kendisine keffaret gerekir.
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Oruca Ne Zaman ve Nasıl Niyet Edilir?
Orucun önemli bir şartı da niyettir. Niyetsiz oruç sahih değildir. Bu sebeple; niyetin ne zaman ve nasıl yapılacağının bilinmesi gerekir.
Niyet zamanı itibariyle oruçlar ikiye ayrılır:
1- Akşamdan itibaren gündüz kuşluk vaktine kadar niyet edilebilen oruçlar;
Bunlar, Ramazan ayında tutulan, belirli günlerde tutulması adanan oruçlar ile nafile olarak tutulan oruçlardır.
Bu oruçlara geceleyin imsak vaktinden önce niyet edilebileceği gibi gündüz kuşluk vaktine kadar da niyet edilebilir, gece niyet etmek daha faziletlidir.
Gündüz oruca niyetin caiz olması, imsaktan sonra birşey yemeyip içmemeye ve orucu bozan bir iş yapmamaya bağlıdır. Eğer oruca aykırı bir şey yapılmış ise gündüz niyet caiz olmaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)